Pandemi yazının kasvetiyle kavrulan
Bir can ben miyim diye etrafıma baktım
Ne faniler gördüm gözlerinde fer kalmamış
Müşkül durumda perişan yaşarken
Dertli gönlüme teselli aradım
Günün bereketini katık yapmış yüreklere bakınca
Öyle mutluyum ki senin engin yurdunun harmanında
Helalinden aşkının şükrüne öylece dalınca.
İnsanlar hala yaz rehavetinin yorgunluğuyla yaşarken
Hüzün ayı eylül gelmiş evrenin bahçelerine
Eylül, hüzzam bir şarkı gibi şehirlerin caddelerinden taşarak
Dağların yanmış gazellerini ağlatarak gitti
Nehirler kurumuş göz pınarlarını gökyüzüne göstererek
Gece gündüz ekim ayının aşkıyla en güzel dualarla yalvardı
Derken ekim; Ağlayan nehirlerin ve dağların
Sessiz çığlıklarını işiterek bugün yağmur olup ağladı.
Ben herkesin aksine bir sana bir de
Hazanın tarifsiz hüznünde o yarin kederli güzelliğine aşığım
Ölmüş sanılan doğanın hazan sırrındaki
Diriliş ruhunun varlığını kaç kişi fark edip seziyor
Hazan öyle bir sırdır ki ruhunda mahşerin timsali vardır
Sonsuzluk sahnesinin kudretini acaba kaç kişi biliyor
Kaç kişi biliyor kaç ayağı olduğunu
Ve o ayakların seni meçhul sandığın hangi gerçeğe götürdüğünü
Ve her şeyi sudan yaratan sensin,
Sensin bilinmeyen tüm gerçeklerin öznesine anlam katan
Hazanda beni hüzünlendirip aşkına divane kılan sensin
Sensin rüyalarımda her gece bana altın kasede aşkınla muştu sunan.
Delirme hakkımı kalbimde saklı tutarak
Dün akşam seni düşündüm derinden derine
Aslında ben seni bekliyorum
Doğanın incinmiş varlıkları ise hazan yağmurlarını bekliyor
Kavrulmuş gönlümün yankılanan sesinde
Her canlıya yetecek kadar sinemde aşk taşıyorum
Sen, kainatın ötesinde her şeyin malikisin
Ki adını en derin sevgi aşkı ile anıyorum.
Bu hazin hazan gününde, daldım
Ormanın gazel denizinin hayalimdeki en derinliklerine
Viran olmuş bir mevsimin can çekişen
Mecalsiz varlıklarının sessiz çığlıklarını duydum
Duydum soğuk Alaska gecelerinin
Kan donduran ikliminin bana usulca fısıldadıklarını
Şimdi daha iyi anlıyorum
Baygın ekvatoral iklimini kutup ayılarının niçin sevmediğini
Her şey kendi dengesi içinde anlam kazanıyormuş
Ki kusursuz nizamını biz bozunca anladım
Anladım Everest zirvesinden bakınca dönencelerin hikmetini
Ve senin kudretini derinden anlayınca ağladım.
Eylülün hüznüyle ekim yağmurları
Kurumuş nehirlerin gamzelerini dolduruyor hazanda
Ölüm mevsimi hazan diriliş baharına hazırlanıyor
Toprağın bağrında sakladığı tohumlarla
Kim ne derse desin
Eserin olan hazanı en derin aşkla seviyorum ezelden ebede giderken
Her gün sana yol alırken
Tek kaygım senin sevgi hazinen aşkından mahrum kalma korkusudur
Beni ne senden ne de refikamdan mahrum etme
Ki ben yolunun yolcusu olarak sana sevdamla varayım
Hazan yağmurları yengeç küresine hayat verirken
Sen, refikamdan ve benden razı ol ki ben mutlu olayım.
Ekim - 2020
İbrahim YılmazKayıt Tarihi : 18.12.2020 00:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!