Petrol yeşili akşam sarışın sonbahardı,
Ay kanatlı martılar sessizliğe akardı,
Yakuti gölgeleri saran güneş bakardı,
Safran sarısı dağlar yaprakları yakardı,
Hazan bakışlı gözler nemli leyl-ü nehardı.
Suyu soğuyan nehir kesik kesik haykırdı,
Ağaca çarpan ışık düşüp yaprağı kırdı,
Kısalan gündüzleri karanlıklar ısırdı,
Uzayan gecelerde karakışlar asırdı,
Hazan ömürlü günler yayılacak bir sırdı.
Yıldızların sokağa baktığı kara yerde,
Yüreklere saplanan bir acı var içerde,
Hıçkırıyor sessizlik acaba seda nerde?
İnsan nasıl unutur kader onu öperde?
Hazan yüklenen sabır şafak açar seherde.
Ütopyaların talan ve de derin bir hüzün,
Karabulut kaplayan melankoli gündüzün,
Bir burukluk haykıran sedalı sessiz güzün,
Göçmen kuşkanadında hasret yüklenen özün,
Hazan hicrana bakar gurbet içeren gözün.
Ay sarı bir gecenin uyurken kollarında,
Güneş ihtişamıyla ayvanın dallarında,
Rüzgâr hızlı koşuyor yaylanın yollarında,
Hasadın gülen yüzü Mevla’nın kullarında,
Hazan olgunluk sunar yaşamın yıllarında.
Sarıgözlü yapraklar birer birer toprağa,
Çiyler çiçek açıyor yorgun akan ırmağa,
Güneş artık düşmüyor uzaklardan kucağa,
Günler bir bir düşüyor sarmallaşmış koyağa,
Hazan bakışlı gözler renk veriyor yaprağa.
23.09.2010
Tarık TorunKayıt Tarihi : 2.12.2017 18:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!