Annesinin zayıf nefesini takip ederdi korkuyla kadın.
Ne zaman umut kesecek olsa çatı yükselirdi, yıldızlar altına girerdi, ferahlardı kısa süreliğine.
Sonra bir baykuş öterdi; inanırdı ki bu ötüş annesini öldürecek.
Koşarak çıkardı bahçeye ve baykuş gidene kadar karşısında oynardı. Böyle yaparsa annesi ölmeyecekti.
Deniz istiridyeyi,
İstiridye inciyi,
Ben seni sakınırım.
Maviye vurgun bir kuştur yüreğin,
Kardan kadın olacağım.
Havuçtan burnum uzayacak,
doğruları söylediğimde.
Neydi doğrular, bayım?
Üşüdüm, bana bir de atkı takın.
Yaşam gebe ve kötülük doğuruyor,
Tanrım, seçilenlerden oldum.
Biiiip-o-çoğul,
Yunus’un duası gibi kabul.
Gökyüzüydün belki kuşa,
Uçacaktı boşluğundan.
Yağmur sonrası güneşiydin belki de,
O da gökkuşağındaki kayıp siyah.
Bulunamayacağına emin kuş,
Ben, otuzlarının başlarında,
hayatı umursamaz yaşayan
umutsuz bir kadınım.
Çektiği kahverengi perdenin önündeki
Bak, nasıl kusurlar var
Yaşamın yüzünde.
Ve bir sabi, karın altında
Piyano çalıyor.
Gece gökyüzü gözleri
Bak, nasıl da yıldızlar kayıyor,
Siyahın bin tonu saçlarından.
salıncakta aklım sallanıyor.
Omuzundaki ben’den çiçekler,
1. Bölüm
Kanadı, ahını almış gökyüzünün.
Kapısı açık bir kafesteyim, uçmaya korkuyorum.
Umuttan, yaşamdan, ışıktan yanayım.
**Yanlışları yazıp yüreğime,
Buruşturdu bir kâğıt gibi.
Değersiz hissettiğim yer...
Güvensiz, ne yapacağını bilemez hissettim,
Ve acısını içimde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!