bu şehirden/istanbul’dan
sen demir aldın gittin
senin ardından bir gece yarısı
bu şehre bakınca
bir ışık,dalga dalga
ne akıl kaldı ne fikir
hepsini üç talakta boşayınca
kat be kat çık dolan hayatı
bir kadeh şarapla ölçtüm
hesaplar tastamam çıktı
ölçüler,tartılar hayyamca
sen bilmiyordun gül goncam
sadece yıldızlara söyledim,onlar şahit
işte bu şehirde
bir yağmur altında sırılsıklam
üstelik sakınmadan,hıçkırarak
mazeretlerim var,ıslanmak için
sen bilmiyordun gül goncam
sırılsıklam,ağlayası tutmuş
dertli bulutları dinlemek
bana düşerdi her seferinde
ahdimiz vardı bu şehirle
sen bilmiyordun gül goncam
ne dert kaldı ne de keder
bir bakarsın haykırmışsın
artık yeter
aynada bir adam yaratmışsın
kendinden de beter
sütü de denedim,gülsuyunu da
kattıkça kattım hayatın hamuruna
bir kadeh şarap katınca
bu sefer hamur kıvamında
tarifler hayyamca
Ankara/2007
Kayıt Tarihi : 1.10.2007 21:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Biri diğerine şekil verir, biri olmadan diğeri akar gider.
Şarapa sevdalandı insanoğlu.
Biri diğerinin peşinde koşar,biri diğerini yere yıkar.
Şarabın mayası üzüm,sarhoşluğun özü şarap
Bir kadehte dünyanın özünü içmek gibidir
şarabı tatmak.
Hayyamca yaşamak gibidir şarabı yazmak.
TÜM YORUMLAR (1)