Hayy ve Hû Şiiri - Mustafa Çalışkan Manisa

Mustafa Çalışkan Manisa
172

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Hayy ve Hû

'Kimine harikalar perdedir, kimine de perdeler harika! '

Bil ki HAYY’dan gelen hep HÛ’ya varır
Ecel gelir mezarı otlar sarar
Münker nekir yapıp ettiğin sorar
Amelin kalır emeli gör zarar

Gönlünde itminan istersen eğer
Kalbe zikri tattır her şeye değer
Ahiri özleyen âdem-i beşer
Hal ile dil intizamıyla yaşar

Derviş dediğin durmaz çeker zikir
Zikir çeken kalpten bil arınır kir
Şeytan-ı lâin yapsa nefsi sefir
Salamaz dünya ile nefis zehir

Tefekkür-ü mevt olanın aklı fikri
HAYY ile HÛ ile geçer hep ömrü
Onlar ki görür hakikatli şehri
Harikadır ona tüm varlık perdeleri

Ne şu ne bu illa Hû zikirle coş
Tadan bilir bu zikir hoştur ne hoş
Bu dünya bomboştur inan ki bomboş
Vade eldeyken sende Mevlâ’ya koş

'...Allah'ı anmak ve devamlı gündemde tutmak şüphesiz en büyük ibadettir...' (Ankebut: 29/45)

'Öyleyse siz, bütün zamanlarınızda beni anın, beni gündeminizden çıkarmayın ki ben de sizi her an bağışlamak ve sevap vermekle anayım...' (Bakara: 2/152)

'Rabbini alçak gönüllülükle, korku ve duyarlılık içinde sesini yükseltmeden, sabah akşam an ve sakın umursamaz kimselerden olma...' (Araf. 7/205)

'...Allah'ı namaz dışında da daima hatırlayın ki mutluluğa erişebilesiniz.' (Cuma: 62/10)

'Gerçek şu ki Allah'a teslim olmuş bütün erkekler ve kadınlar, inanan bütün erkekler ve kadınlar, kendini ibadet ve taata vermiş erkek ve kadınlar, niyet ve davranışlarında doğru ve samimi olan erkek ve kadınlar, sıkıntılara göğüs geren erkekler ve kadınlar, gönülden saygıyla Allah'tan korkan erkekler ve kadınlar, sadaka veren erkekler ve kadınlar, nefislerini kontrol edip her şeyden kaçınarak oruç tutan erkekler ve kadınlar, iffet ve namuslarını koruyan erkek ve kadınlar, Allah'ı durmaksızın çokça anan erkek ve kadınlar var ya, işte onlara Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.' (Ahzab: 33/35)

'Ey iman edenler, Allah'ı çokça anın ve gündeminizden hiç çıkarmayın ve sabah akşam onun şanını yüceltin. O Allah ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize rahmet etmekte, melekleri de size bağışlanma dilemekte. İşlerinizin düzgün gitmesi için dua etmektedirler. Allah mü'minlere karşı çok merhametlidir.' (Ahzab: 33/41-43)

Mustafa Çalışkan Manisa
Kayıt Tarihi : 27.1.2008 07:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


İnsanlar arasındaki iletişimin esasını dil oluşturur. Dil ise mantıklı kelimelerin diziliminden oluşur. Aynı kelimeden farklı anlamların çıkarıldığı bir yerde sağlıklı bir iletişimden bahsedilemez. Topal kelimesini kullanan birisinin karşısındaki insan, eline bir top alıp gelse vurgusu anlaşılamadığından dolayı belki mazur görülebilir. Ama başka bir anlam içermesi muhal olan kelimenin, başka bir anlamla anlamlandırılması keyfiyetten başka ne olabilir? Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin Mesnevisinde şöyle bir hikâye anlatılır: “Sofinin biri gelerek bir tekkeye misafir oldu. Eşeğini götürüp ahıra bağladı yemini suyunu kendi eliyle verdi. O tekkede bulunan sofiler yoksul kimselerdi. Toplanıp aralarında konuştular, misafire ikram etmek gerekti, kendileri de açtı. Neticede eşeği satmaya karar verdiler. Hemen eşeği satıp yiyecek aldılar, mumları yaktılar. 'Tekkede bu gece yemek var, sema var! ..' diye ortalığa bir velvele düştü. Yemek yendi sema başladı sofiler coştukça coştular. Semanın en heyecanlı yerinde çalgıcı 'Her berfet (Eşek gitti) ' diye bir nağme tutturdu. Dervişler de buna uyarak hep bir ağızdan 'Her berfet' 'Her berfet' (Eşek gitti - Eşek gitti) diye söylenip oynamaya başladılar. Bu nağme eşeğin sahibi olan o sofinin de hoşuna gitti. Herkesten daha fazla el çırpıyor ve 'Her berfet, Her berfet, ey puser her berfet (Ey oğul eşek gitti) diyordu.' Gece yarısından sonra sema bitti sofiler birer ikişer dağılıp gittiler. Sabahleyin o soficik kalktı eşyalarını topladı eşeğine yükleyip yola koyulacaktı. Ahıra gidince eşeği yerinde bulamadı. Önce 'Belki hizmetçi suya götürmüştür.' diye düşündü. Bir müddet bekledi. Hizmetçi gelince ona eşeğini sordu. Hizmetçi: - 'Eşek satıldı. Eşeği satıp akşamki ziyafeti tertip ettiler.' dedi. Sofi kızdı: - 'Siz kimin malını kime satıyorsunuz, bu ne adaletsizlik böyle şey olur mu? Neden bana haber vermedin? ' diye çıkıştı. Hizmetçi boynunu büktü: - 'Bana kızmayın efendim. Size haber vermek üzere gelince baktım ki siz herkesten çok 'Her berfet - Eşek gitti - ' diye bağırıyorsunuz. O zaman siz biliyorsunuz, haberiniz vardır diye düşündüm ve söylemekten vazgeçtim.' dedi. Bu cevap karşısında sofi söyleyecek söz bulamadı... ” (Mesnevi c. 2. s. 30–31) ..” Bizim dilimizde deyim şekline gelmiş ve kavramlaşmış iki kelime duyarım zaman zaman “Hayy’dan gelen, Hu’ya gider” “Hayy ile Hu ile geçti ömür” “Hu” kelimesi “Hayy” kelimesi ile zikredilmese belki hiç üzerinde durma ihtimali aklıma bile gelmeyecek. Çünkü “Hu” bir şahıs zamiridir ve “O” anlamına gelir. Birileri, birilerine “O” diye hitapta bulunabilir ve bu abeste değildir. Fakat “Hayy” kelimesi ile birlikte anılınca tamamen başka bir dehliz açılıyor önümüzde anlam ve içerik bakımından. Ne demektir? “Hayy”: Diri demektir, bunun zıddına meyyit denir ki, ölü manasına gelir. Allah Teâlâ ölmez, daima hazır ve nazırdır. Yaşayan mahlûkatın hayatını veren de O'dur. O olmasaydı hayattan eser olmazdı. Bu iki deyim her nasılsa bizim halkımız arasında Boş, işe yaramaz ve faydasız yerler anlamında yerleşmiş veya yerleştirilmiş. Hangi kim? Hangi kimler? Ve hangi kimlikler? Tarafından meçhul… Kim bilir beklide bir takım ateistler, Tanrı tanımazlıklarını kavramlaştırmak istemiştir. Ölümü “Reankarnasyon” olgusu ile öldürmeye çalıştıkları gibi. Hayat içerisinde Hayat ve Ölüm kavramlarını başka bir şekilde anlamlandırarak psikolojik bir rahatlama yöntemi belki de kim bilir? Yoksa ne diye bu kavramlar dilimizde pelesenk hale getirilsin ve yalama bir vida gibi yuvarlanıp durulsunlar… Zaten böylesine ulvi anlamlar yüklü bir kelimenin içi boşaltılarak, kendilerine göre tevil edilişi, başka bir kisveye büründürülme gayreti, neyle izah edilebilir ki! ... Bu iki kelime üzerinde daha fazla izahata girişmeden, içerdiği anlamı okuyanların inisiyatiflerine bırakmak istiyorum. Ama şunu da söylemeden geçmek istemiyorum; “Hayy’dan gelen, Hu’ya gider” ifadesi ölülerimizin arkasından okuduğumuz ayeti kerimeyi ne kadar da çağrıştırıyor. “Mahakkak Allah’tan geldik, yine O’na döneceğiz.” Bu kavramları bize sokuşturanların ne kazandığını bilemem. Ama bazı kelimeleri bilmeden, anlamadan kullananların “Eşek gitti” hikâyesinde olduğu gibi bir şeyleri kaybetme ihtimali üzerinde daha çok durulması gerektiği kanaatindeyim. Mevlana Celaleddin–i Rumi asırlar önce kaleme aldığı ibretler dolu bu hikâyeciği tazeliğini yıllar sonrasına aktaracak kadar da anlam yüklü. Bir şeyin aslını, esasını bilmeden, araştırmadan körü körüne taklit insanı eşeğinden eder. Düşünüyorum da bu taklitçilik ile sadece mal–mülk mü gider? Kelime deyip geçmemeli. Manası ve muhtevası iyice anlaşılıp öyle kullanılmalı! ... Haaa bu arada unutmuşum, Hayy'dan gelenin Hu'ya gideceğinde şüphe yok zaten. Keşke Hayy'la, Hu ile geçse ömrümüz... Ne büyük kazanç olurdu... Mustafa Çalışkan Manisa

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Erdal Sayıl
    Erdal Sayıl

    tasavvuf lezzeti almış kardeşimi tebrik ederim.

    Cevap Yaz
  • Ersen Devrim Şimşek
    Ersen Devrim Şimşek

    Yalnız Bire yolalanlar bedenin fevkinde bir hale ashar olurlar. Bütün yollar hep Ona gider Ona varır. Evrensel olan her yerde yüzünü Ona dönmektir.

    Cevap Yaz
  • Adil Balci
    Adil Balci

    esselamu aleykum ve rahmetullah...

    ALLAH CC razı olsun mubarek abim
    herdem HAYY ile diri olan ve cehennem ateşini HUU ile söndürme gayretinden olanlardan olmayı nasib etsin MEVLAM
    (onlardan olamasamda mevlam Muhib olabilmeyi nasib etsin inş.
    sevgisini verdiklerinden
    sevenlerinin sevgisini verdiklerinden
    kendine yaklaştıracak olanların sevgisini verdiklerinden
    nasib ettigi kullarından eylesin MEVLAM
    amin aminn aminnn

    Cevap Yaz
  • İhsan Ertem
    İhsan Ertem

    Gönlüne sağlık dostum, açıklamalar için ayrıca teşekkürler..........

    Saygılar muhabbetler

    Cevap Yaz
  • Yunus Karaçöp
    Yunus Karaçöp

    'Ey iman edenler, Allah'ı çokça anın ve gündeminizden hiç çıkarmayın ve sabah akşam onun şanını yüceltin. O Allah ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize rahmet etmekte, melekleri de size bağışlanma dilemekte. İşlerinizin düzgün gitmesi için dua etmektedirler. Allah mü'minlere karşı çok merhametlidir.' (Ahzab: 33/41-43)

    Ne denilebilinirki muhabbetimizi perçinleyen bu kutsal ayeti kerimeye..

    Şiirdi güzeldi hikayesi ibret alınacak nitelikte emek ise
    ecrini Rabbim verecek samimiyette..Mubarek olsun..

    Selam ve muhabbetlerle..Allaha emanet ol..yunus karaçöp

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Mustafa Çalışkan Manisa