Aldırdım çocuğumu paslı köprülerde
darağaçlarının gölgesinde kuruttup rahmimi
dövüp dövüp ağlattım anıları
parçalayıp yaktım isyankârlığımı
adının yankılandığını duya duya
ruhunun yakıldığını göre göre
acımadım ağlayan yerlerime
kanayan
ve kanadıkça parlayan gözlerimden
hiç umulmadık aşklar yarattım
karşılığı hiç olmayan
ve gidildikten sonra dönülemeyen kentlerin
en yaşamdan yoksun yerlerinde
bulduğum bütün çiçekleri topladım
darağaçlarının gölgesinde kuruttuğum rahimimde
ve durmadan ilerliyordu ölüler
karşılıksız aşkların
ardına bakılmadan gidilen yolların
eninde sonunda yaşanacağını bile bile
es geçilen kucaklaşmaların sorgulanacağı
ve bütün ölü çocukların
bütün acı çeken tanrıların
toplanacağı meydana
Yıkılmıyordu yakasına ayrılık iliştirilmiş bedenler
ne kadar çabalansa da
Pişman olunmadan çıkılıyor bütün yollara
geri dönülmeyeceğini bilerek
ve ilmek ilmek işleyerek yokluğun acımasızlığını
zulaya konan aşkların telaşıyla
ve susuzluğuyla yaşanmamış aşkların
geride bırakılanları düşünmeden
ve durmadan hiçbir dinlenme tesisinde
yol alınıyor yepyeni zamanların ilkliğine
Düşüncesizce geçiliyor harcanan düşlerin gölgesinden
Kaldırımlara kazınıyor söndürülmüş geçmişler
Aldırmıyor hiçkimse kaybolan dakikalara
yelkovan telaşlığında son bulan umursamazlıklara
Yalvarıyorum her gittiğim yerde tanrıya
yaşadığım günâhlar
aldırdığım çocuklardan çıkarılmasın diye
Ama duymuyor sesimi hiçkimse
Çürüyen bir beden oluyorum virane çöllerde
ve bütün sevaplarımı
hediye ediyorlar beni sevmeyenlere
Hiç konuşmadan yaşanan aşkların
yağmurdan yoksun bahçelerinde rastladım ona
cenindeki bebek gibi masum
ve âşıktı annesine
geleceğini göremiyordu her alınmış bebek gibi
ölülerin gözleri gibi aktı gözleri
muhtaçtı bir aşkın
ya da bir aşk umudunun ışığını umut etmeye bile
yaralı kuşlar gibiydi elleri boşlukta
almak istedim onu kafesime
yaralı ürkek hayvanımla çiftleştirmek istedim
umudunu ve umutsuzluğunu
ürktü esirliğimden
Yoktu çıkılacak başka delik
haykırışların yırıttı gökyüzünden başka
yoktu gösterecek ve direnecek hiçbir çabamız
yoktu bizi ayakta tutan hiçbir kuş tüyü
yıkılmaya mahkum olmuştuk
ve hiçbir kurtuluşumuz yoktu
yaralı ürkek hayvanımla çiftleşmekten başka
Ama yine de inatla direniyorduk tanrıya
gözyaşı nehrinde yüzdürdüğümüz kayıkların tayfasıydık bu yüzden
sürgünde zehirlenen kuşların kanatlarıydık sonra
güney uçmaya zorlanan
ve sadece film aralarında soluklanan
zaman zaman sevgisi
zaman zaman kavgası sevilen
ve tek ilk yardım malzemesi zaman olan
uzaklık nedeniyle sıkılınıp yenilenmek istenen
sevginin her iki taraf tarafından da beslendiği
ama bir türlü büyütülmediği
sonsuza kadar sürmesi tek temenni olduğu halde
sürekli soğuk demirle dağlanıp yıpratılmak istenen
sevgi sözcüklerinin sıkça sarf edilip basitleştiği
dünyanın en son ve tek sevgi çabası gibiydik
yoktu çünkü birbirimizden başka
çiftleşecek yaralı ürkek hayvanımız
Ve iyi günlere geçiş sadece bu kafestendi
ve ikimiz de bunun farkındaydık
Aldatmak istemiyorduk masum ruhları
darağaçlarının gölgesinde
yalpalayarak ilerliyorduk
gideceğimiz hiçbir yeri beğenmiyorduk
saçma sapan ayrıntılara takılır gibi
asılıp kalıyorduk karanlığın en el değmemiş yerinde
hiçbir kurtarıcımız yoktu
ahmet'in şarkılarından başka arka mahallelerde
Ey gökyüzündeki yaralı hayvan
bu zulüm bitsin artık
çiftleş benimle
celâl hikmet
101102 ç.kale
Kayıt Tarihi : 16.5.2003 13:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!