unut! bir düş kadar gerçek olmayan her şeyi
yaşanmamış ne varsa sandığımızda
onların hatırına hayat
oysa bi şilep kadar ağır bedenim
bu sığ sularda ne kadar durabilir
sevgisi saklı bir kulübede, birkaç kedi
bu şehirde kalırsak eğer
yaşamak bizi yaralar
buz gibi erir de dostluklar
aynalara bakmaz insanlar
bu meydanlar neler gördü
neyin nesi belirsiz sabahlarda
beraber olmalıyız
yoksa inancına kum karışacak
aşk mı gerçek yoksa aşık mı
yeşil evlerin büyüsüne kapıldım
(mobilyalı odaların kedisiydim oysa)
kalbim bir gömütlüğe döndü sayende
eski aşkların öldürüldüğü bir kurbanyeri
yasak bir toprağa düşen buğday tanesini
sen büyüt sevgilim içimdeki herşeyi
sayende kabaran bir zamana aşkım
eski saatler topluyormuşsun şimdi bit pazarlarlarından
yakılan ülkelerin pullarını biriktiriyormuşsun
eski bir kitabın kapağını okşarken genç ellerinle
yüzünde bin yıllık bir acı taşıyorsun
algı köprüsünde toslaştığın bakışlar
sesini duyduğumda geceydi
sabahtı sesime eklendiğinde
sesin sesimde bir ırmak
çağlıyor çoğalarak...
bir ağlamak; tırnaklarıma kadar hüzün
içimi akşamlar sesinle kaplıyor
öncelik bir baharı kahpe ürkekliklere bıraktım
ve aşkla tanıştım taş havuzlar başında
taşıyorum yıllardır sol ve son yumruğumu
döş cebimin kuytusunda
ki yirmi üç kez daha
bırakıp bırakıp bizi gittiler
kimi hüzün dolu, kimi kederli
hani nerde saatlerce sohbetler
anılar o masalarda gizliler
acılara gömüp yüzümüzün aksini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!