Ben onu bunu bilmem Hayrettin!
Bir adamın eşi;
Kendinden önce gitmemeli
Yoksa nic’olur halimiz bizim
Ömrümüzün bu son deminde
Perişan oluruz vallahi
Azizim!..
Sence de öyle değil mi Hayrettin?
Bir adamın eşi;
Kendi elleriyle koymalı mezarına can yoldaşını
Toprağına dokunmalı, taşını sevmeli
Konuşmalı onunla, dertleşmeli
Sevdiğini bir daha söylemeli yüzüne,
Helâlleşmeli
Ölüler duyar Hayrettin;
Ölüler duyar!..
Daha sonra da;
Ziyaretine gelmeli arada bir
Oğlandan kızdan haberler getirmeli
Birkaç fidan dikmeli mezarına
Gül mü olur, menekşe mi, yoksa lale mi
Su vermeli toprağına, can vermeli
Ölüler susar Hayrettin;
Ölüler susar!..
Ben onu bunu bilmem Hayrettin
Eğer senden önce giderse eşin
Issız ağaçlar gibi kala-kalırsın orta yerde
Ne oğlun, ne kızın, ne de kardeşin
Hiçbir yere sığmazsın Hayrettin;
Hiçbir yere sığmazsın!
Gözlerindeki ateş söner
Yüreğindeki umut tükenir
Yolunu kaybetmiş dağ kuşları gibi
Döneler durursun
Gittiğin yerler dar gelir sana
Çıkmaz sokaklara düşer yolun, kaybolursun!
Seni kimse anlamaz
Kadınlar ağlar, boşaltır içindeki acıyı da
Erkekler ağlamaz Hayrettin;
Erkekler ağlamaz!..
Bak bizim Veli’ye
Adam böyle miydi eskiden
Eşini toprağa verdi vereli
Ürkek bir tavşan gibi kaçar oldu herkesten
Dün yolda rastladım
Halını hatırını sorayım dedim
İyiyim dedi, büktü boynunu, savuştu gitti
Küstü Hayrettin;
Yalnız sana bana değil
Kaderine küstü, hayata küstü, her şeye küstü!
Ölüm gelecekse hoş geldi safa geldi
Ammaa;
Ne erken gelmeli öyle, zamansız
Ne de çok geç kalmamalı
Ölüm dediğin vaktinde gelmeli
Şöyle, gözler görürken daha
Ayaklar yürürken
Ele güne muhtaç olmadan gelmeli
Ölüm dediğin vaktinde gelmeli Hayrettin
Ölüm dediğin vaktinde gelmeli!..
Kadın idare eder de
Erkek milleti öyle mi
Ağaçlar dalıyla yaprağıyla güzel derler
Dalın yaprağın giderse, her şeyin gider
Tükenirsin, bitersin!
Evine kapansan;
Duvarlar üstüne üstüne gelir
Girilmez olur odalar
Eşyalar cam kırıkları gibi batar her yanına
Yatağın zaten diken
Anılar gelip gelip takılır düşlerine
Durup dururken!
Sabahlar olmak bilmez bir türlü
Ne yastık halden anlar, ne yorgan
Sitem edersin Tanrı’ya hâşâ huzurdan
Cümle-alem yatağında uyurken!
Sabahlar olsa da ne fayda Hayrettin;
Tadı tuzu kalmaz hiçbir şeyin
Dışarı çıksan;
Sokaklarda da rahat edemezsin
Sanki bir başka diyarda
Sanki bir başka yerdesin
Bir dost yanına varamaz
Bir kapıyı çalamazsın
Varsan da fazla kalamazsın Hayrettin!
Varsan da fazla kalamazsın
Ama kadınlar öyle mi?
Gelen olur, giden olur
Evinde her gün sohbet-muhabbet kurulur
Komşu kadınlar yalnız bırakmaz onu
Sen ;
Divane kuşunun hikayesini bilir misin Hayrettin
Niçin “Deli-Divane” demişler bilir misin?
Eşi ölen erkek kuş
Taş yiyerek intihar edermiş;
Dayanamazmış acıya!
Bu hikayeyi duyduğum günden beri
Hep dua ettim Tanrı’ya!
Ben onu bunu bilmem Hayrettin!
Bir adamın eşi;
Kendinden önce gitmemeli Hayrettin;
Kendinden önce gitmemeli!..
Kayıt Tarihi : 21.1.2023 16:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kazım Üçok](https://www.antoloji.com/i/siir/2023/01/21/hayrettin-4.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!