Bu benim şaşkınlığım
Sabahın köründe kalkıp ötelere baka dururken
Kaçırıveriyorum avucumdan denizi.
Göğe diklenen sis dağları
Açılan boşluğu görür görmez burnunun üstüne kapanıyor
Saklambaç oynuyor sanki balıkçı tekneleri
Kıyıya çarpan dalgalar enkaza dönüşüyor
Nasıl başkalaşıyor an
Ve nasıl baskılanıyor sızısı yaşamaların
Bilen yok,gizine eren yok,çözüm yok…
Bu benim şaşkınlığım
Küf tutuyor sevdam tutunduğu ipte
Demleniyor birbiriyle düelloya girişen sorular
Acı acı vuruyor karayel
Bu benim şaşkınlığım
İçin için güldürüyor kendine
Kendimi bildim bileli
Güldürüyor yine…
yirmidokuzaralıkikibinondört
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 29.12.2014 09:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yakaladık dediğimiz anlar kaçıp giderken elden, ardı sıra gelene odaklanıyoruz... Tıpkı bir dalganın üstünden aşıp, öbürünü yutan dalgalar gibi...
Durumu kavrayınca kendimize gülmemiz boşuna değil...
Kutluyorum şiiri ve dostumu..
Kendi şaşkınlığına şaşıranı hiç görmemiştim. Gördüm bu şiirde.' Eh be öğretmenim, sabahın köründe kalkmaya zorunuz ne bu kışta- kıyamette? Karadeniz bu. Elbette tekneler saklambaç oynar, sis dağları burnuna yıkılır insanın o saatte. Oysa birazdan güneş gülümseyecek edayla, nazla.Deniz yeniden dolacak avucunuza bütün ışıltısı ile.
Sevdalar konusunda uzman değilim. Sanırım fazla ihmale gelmez, küf tutar elbet terk edilirse.
Sanıyorum şairin şaşkınlığı en çok da:
Kıyıya çarpan dalgalar enkaza dönüşüyor
Nasıl başkalaşıyor an
Ve nasıl baskılanıyor sızısı yaşamaların
Bilen yok,gizine eren yok,çözüm yok…
dizelerinde gizli.Kim çözebilmiş ki yaşamaların baskılanan sızılarını? Baskılandığı için mi sızlıyordur, sızladığı için mi baskılıyoruz acısını duymayalım diye?...
Kutluyorum bu felsefi şiiri ve sizi. Hep güleceğiniz nice güzelliklere öğretmenim. Esenlikle...
Kaleminiz, yüreğiniz daim olsun dileklerimle..
Saygı ve Selamlarımla..
TÜM YORUMLAR (4)