Hayra Yor Şiiri - Mehmet Ali Onay

Mehmet Ali Onay
363

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Hayra Yor

Dün gece düşümde bir servi gelin
Açmış kollarını öyle duruyor
Uzun beyaz fistan ayağı yalın
Yükselmiş bulutta yere değmiyor

Mest oldum seyrinden kaldım öylece
Gitmesin bu uyku bitmesin gece
‘Sen de kimsin güzel’ sordum usulca
Duyar mı duymaz mı cevap vermiyor

Tarife gelmeyen emsalsiz yerde
Yüzünü gölgeler nurdan bir perde
Dışıma içime düşürdü cemre
Her yanımı alaf sardı yanıyor

İrkildi ileri attı bir adım
Kamaştı gözlerim dondu vücudum
Gelir sarar diye arttı umudum
Zangır zangır beden tir tir titriyor

Benziyor tanışa seçemem kime
Renksiz bir şerbeti doldurdu cama
Dinginlik hafiflik veriyor cana
İçtim içtim ama içim kanmıyor

Konuşsa bir duysan sesini belki
Tanırım görülse yüzünün rengi
Neden bilmem gördüm ardını döndü
İşmar eder haydi sen de gel diyor

Salındı yürüdü ışıklı yolda
Takıldım ardına ne çare ben de
Bir şeyler de ne var bir geri dön de
Bakmadan ardına çekmiş gidiyor

Gösterdiği ilk şey yaylalar dağlar
Nede şenlikliydi bahçalar bağlar
Tüm mahlukat hepsi onu tanırlar
Dağ taş bile selâm verip alıyor

Vâdileri bölen ırmaklar gördüm
Yamaçlarda yeşil ormanlar gördüm
Gökte salkım saçak bulutlar gördüm
Çise çise yağmur usul yağıyor

Yaşayan her bir şey tasasız gamsız
Kaçmadan koşanlar duranlar bağsız
Uğultu değildi hem gürültüsüz
Dört bir yandan ne hoş sesler geliyor

Renkler ki bildiğim renkler değildi
Tatlar alıştığım zevkte değildi
Hiç kimse sırt sırta ayrı değildi
Herkes güler oynar işin görüyor

Yolumuz üstünde şehirler köyler
Üst üste değildi o şirin evler
Her yerde kurulmuş koca pazarlar
Alan alıyor da kimse satmıyor

Yok kimsenin ünü şöhreti namı
Ne yapalım derler serveti malı
Daha kimse icat etmemiş nalı
Yükler hafif herkes kendi taşıyor

Dönüş vardır diye gönlüm eyvahda
Emsalsiz coşkular gördüm ervâhda
Hele bir de gidek saraya tahta
Sordum kimse öyle bir yer bilmiyor

Allah bin maşallah bu nasıl âlem
Mümkün olsa ne var burada kalam
Baktım o güzele ediyor devam
Eğleşip bir yerde soluk almıyor

Bir ara aklıma gelmedi değil
Saklansam hiçbir yer kuytuda değil
Geldik bir bayıra görüldü sahil
Önümüzde koca derya duruyor

Bayır aşağıya kıyıya doğru
Coşkun seller gibi akıttık yolu
Bunca gördüğümün oldum meftunu
Gönül daha uzak gitmesek diyor

Sahilde de haller değildi farklı
Ne hoş dönüyor bu ülkenin çarkı
Denizin üstünde ışıktan köprü
Baktım bir sonsuza doğru uzuyor

Sıcak sarı kumda iz yapa yapa
Ayağım yaladı bir sakin dalga
Belli ki yolumuz bitmemiş daha
Ummanın üstünden sürüp gidiyor

Deniz durgun duru dibi seçilir
Tevir tevir balık yosun görülür
Her tekne bir beşik martı duyulur
Yunuslar da bata çıka oynuyor

Yürüdük bir vakit bu seyir üzre
Merakım artıyor gidiyok nere
Birden bire koyu kara kapkara
Bulutlar bulutlar göğü kaplıyor

Çalkalanıp derya hırçınlaşıyor
Yığın yığın sular kalkıp iniyor
Gökler çatırdıyor çıngı atıyor
Baktım o geline istif bozmuyor

Tir tir titriyorum üşüdüm herhal
Beni deniz tutar götürme heval
Dönüp baksam geri ardımda ne var
Kasırga fırtına kopmuş geliyor

Yalvarırım gelin bu seyri durdur
Yakın geldi ölüm başımdan savdur
Birden köprümüzün altıda çukur
Deniz bir bilmeze akıp gidiyor

Oh Ya Rabbim sana şükürler olsun
Soluklan Bezgini ne korkuyorsun
Bir olmazsa yüzbin fırtına kopsun
Zoru görmeyenler aslan oluyor

Nuh Tufanı gibi kabaran sular
Bir tılsım var onu kendine çeker
Bu nasıl oyuk ki her şeyi yutar
Gördüm koca ülke selnen gidiyor

Gümüş dağlar zümrüt orman batıyor
Canlı cansız çamur olmuş akıyor
Altın güneş safir eflâk eriyor
Lâl olup ardından gök kararıyor

Zordur izâhâtı tarife gelmez
Sorarım geline bir şeyler demez
Somuruldu her şey iz bile kalmaz
Cümlesi kurudu çöle dönüyor

Kıyamet denilen böyle mi olur
Böyle tükenişe sebep ne olur
Bu dem altımızdan köprü sarsılır
Kimler neye kızmış öfke dinmiyor

Depremler başladı yerler yarıldı
Volkanlar patladı ataşlar yağdı
Nefesim kesildi ruhum daraldı
Bir belâ bitiyor biri başlıyor

Erimedik ne kaldı ki ateşte
Böyle kızıl kızgın bir ortam işte
Oysa ne güzeldi seyrim en başta
Düşte bile işler terse gidiyor

Sürüyor âlemin can çekişleri
Tükenişe karşı direnişleri
Yeni bir doğumun belki başları
Fikrime öyle bir umut doğuyor

Bitiş mi başı mı çekiyor sancı
İçimi doldurdu buruk bir acı
Yollar sürek ister eğlenme yolcu
Kılavuz bu işi iyi biliyor

Dilim tutulmuştur susar giderim
Çaresizim n’idem mecbur giderim
İki elnen gözüm kapar giderim
Gümbürtü patırtı kulak duyuyor

Yürüdük bir süre hayli bir yolu
Yüreğim kabarmış göz dolu dolu
Nede kötüyümüş gelinin huyu
Kapama gözlerin gör hepsin diyor

Açtım gözlerimi yeni bir ortam
Tepeye kurulmuş çirkin bir sultan
Teraziye vurup bunu da tartam
Bu bir evvelinden ağır geliyor

O korkunç patlama yangın yerinde
Kül yığını sahra komuş ardında
Güneş tutu kalmış öğle vaktinde
Yoktur dünü günü yarın olmuyor

Soğumamış ateş yer yer yanıyor
Filizler görsem de hemen kuruyor
Yolum bir höyüğe doğru gidiyor
İs karası tepe karşım duruyor

Aşınca tepenin arka yüzünde
Yüksek kalın surlar bitti karşımda
Bir şehir yaşıyor belli içinde
Yaşamak öyleyse herkes yaşıyor

Eyvah bu şehirde haller ne kötü
Nasıl anlatayım yeter söz yok ki
Gördüğümün hepsi çirkin tiksinti
Küflenmiş çürümüş her yan kokuyor

Kahkahalar duydum inlemeler var
Yerle bir sürünen eğlenenler var
Evler göremedim köşk var saray var
İçte domuz dışta köpek dönüyor

Kafasız gövdeler gövdesiz başlar
Bir tek uçanı yok kanatsız kuşlar
Ne de çok rağbet var yalanır taşlar
Kimi doydum diye şükür ediyor

Kimi yularlanmış bağlı tutulur
Kimi dağ yüklenmiş alıp götürür
Kimi eli dili kırbaç öttürür
Şakır şakır iner aman vermiyor

Tepelerinde bir şeytanî mahluk
Her şeyin sahibi tanrısı oluk
Kulları tık nefes almıyor soluk
Çare ölüm ama kimse ölmüyor

Herkes yamyam olmuş birbirin avlar
O denli korkunç ki şekli bozuklar
Acep hangi ırkın artığı bunlar
Kimi ağzı köpük salya akıyor

Bulanan mideyle şaşkın gözlerle
Bunların seyrine daldım hayretle
Sarsıldım irkildim garip bir sesle
Arkamdan bir g(u) rup hıznan geliyor

Şiddetli bir korku can telaşıyla
Açıp adımları gayret kaçmaya
Aman gelin aman sen beni sakla
Uzattım elimi tene değmiyor

Eyvah kodu gitti beni burada
Sarıldı etrafım kaldım arada
Bunlar aman vermez yer bir lokmada
Bağırdım çağırdım sesim yetmiyor

Tepindim boğuştum yaralar aldım
Kapaklandım düştüm dermansız kaldım
Kurtuluşum yoktu umarsız kaldım
Duydum uzaklardan bir ses geliyor

Sırılsıklam oldum kan ter içinde
Silkinip zıpladım yatak içinde
Uyandım ki hanım durur karşımda
Neler oldu bitti bir bir soruyor

Dil damak kurumuş bir yudum su ver
Anlatırım avrat az fırsatım ver
Bir gelin gördüm ki öyle bir güzel
Baktım rengi attı bana küsüyor

Daha önceler de gördüydüm aynı
Bir ışık peşine takardı beni
Giderdim giderdim gelmezdi sonu
Demez kimliğini kendin saklıyor

Günlerce düşünüp yorsam da kafa
Eksiklik bende ki eremem sırra
Nede olsa altı üstü bir rüya
Unuttum desem de mümkün olmuyor

Tabirler bilmem ki neye yorayım
Müneccim değilim sinyal alayım
Dünya güzel kalsın böyle dileğim
Amma iş dilekten öte gitmiyor

Acep devamı ışıklı yolun
Nere gidiyordu o meçhul gelin
Ne olur ne olur bir daha görün
ŞAHAKUL finali merak ediyor

Mehmet Ali Onay
Kayıt Tarihi : 1.5.2009 04:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Şahmerdan Yıldırım
    Şahmerdan Yıldırım

    Çok güzel dizeler okudum.Yüreğinize sağlık.Kaleminiz susmasın.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mehmet Ali Onay