Dokuz idi bu sofranın kaşığı,
Çifte kurdum ben bu eve beşiği,
Yaşlanınca düştük elden, ayaktan,
Geçmez oldu kimse, şimdi eşiği.
Evlatlar yaşarlar ocaktan ayrı,
Çalan yok kapımı, rüzgârdan gayrı,
Götürüp bir dağa bırakın beni,
Yesin kurtlar, kuşlar doysunlar bari.
Dertlinin derdini kimse bilemez,
Söylediğini de deli söylemez,
Bu günleri görmek varmış kaderde,
Öleyim demekle kimse ölemez.
Kocam öldü gitti, kaldım ardına,
Ben sizi vermedim, çocuk yurduna,
Akıllı, zenginsin, yol gösterirsin;
‘Verelim seni kal; Huzur Evine’.
Ağu, zehir geçirdim günlerimi,
Merak etsen sorardın hallerimi,
El bana acır da size gülecek,
Çoktur sözüm; söyletme dillerimi.
Girmişim bu yazda doksan yaşıma,
Her gece Azrail (AS.) gelir düşüme,
Elden bir farkınız olsun, isterim;
Bir gün erken gelin bari yasıma.
Nişledin okkası taştan Hüseyin,
Kâr mı ettin şimdi, keşden Hüseyin,
Böyle Ana bedduası alırsan,
Yatacak yerin yok, oğlum Hüseyin…
Prof.Dr. Hasan Özçelik
(03.04.2019, Isparta)
Kayıt Tarihi : 3.4.2019 09:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Anlatıldığına göre; 1970’li yıllarda kırsaldan şehre göçün başladığı yıllar…Bir evin 7 çocuğu varmış. Çocukların da yaşları birbirine yakınmış. Dolayısıyla aynı anda birden fazla beşikte bebek büyütülmüş. Gel zaman git zaman çocuklar büyümüşler, evlenmişler, gurbete gitmişler. Halleri vakitleri iyidir. Zengin olmuşlar. Çocuklardan birisinin adı Hüseyindir ve annesi de en çok O'nu severmiş. Hüseyin gurbette yurt yuva kurar, süt ürünleri satar (peynir, keş, tereyağı vs.) Her gün pazara gider, paraları kazanır ve sermayeyi üst üste yığar. Kadının kocası yani çocukların babası ölür. Kadın kocasının ardına kalır, köyde tek başına yaşamaya başlar. Komşuları ilgilenirler. Evlatları akıllı, bilgili ve zengindir. İşten güçten fırsat mı bulabilirler ki ihtiyar analarına bakabilsinler. Yaşlı, bakıma muhtaç anne evlatlarına sitem eder. Onlar da 'Huzur evine verelim, seni orada kal' derler. Anneleri 'ben sizi çocuk yuvasına, bakım evine vermedim, beni bir dağa götürüp bırakın, kuşlar kurtlar beni yesin, ..'. siteminde bulunur. Çok sevgili oğlu Hüseyin'e de 'sattığın keşlerden çok mu para kazandın, anneni üzerek neler kaybettin' der. O dönemlerde okka ile tartım yapılır ve okka düzgün taşlardan ölçülü şekilde hazırlanırdı. Umarız bu annenin serzenişi gençlerimize ibret olur, atalarını unutmazlar. Onların duası en büyük zenginliktir bilene.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!