Hangi gencin yanına varsam ve konuşsam, çok zengin olmalıyım diyor. Bu şekilde yaşamaktan mutlu değilim. İş ara aş ara… Ara ara! Özellikle kız çocukları kendi akranı yerine babası yaşında ki sevgili ve zenginlik peşindeler! Çalışmıyorlar ve böyle izdivaç içinde lükse alışmış yaşamlarını sürdüreceklerine inanıyorlar.
Hani ayıp mı kaldı? Namusu için yaşamak, ar duymak… Oruç tutmuyor diye ayıplanmıyorlar, öğüt almak istemiyorlar, “Hayır!” Kimsenin din kaygısı da yok. Varsa yoksa zenginlik ve lüks yaşamak. Gençler paralı askerlik peşindeler. Maçlar yapıldığında, statlar tıka basa dolu… Konuşulan haber programlarını maçlar ve hakemler üzerine kurguluyorlar. İyi yönetemeyen hakemler ve sonucuna isyan ediyorlar. Üretmek yerine kolay yoldan para kazanmak, kayırmayla maç kazanmak…
Kimse rızkımıza Allah kefil demiyor. Kimse Allah’tan bir şey istemiyor, kimse günahlarından pişman olmuyor, tövbe etmiyor… Hep garanti peşindeler! Garanti olsun da garanti olana Allah’a tapar gibi tapıyorlar haşa. Her tavize açıklar. Garanti edenin insafına göre, modern kölelik yapıyorlar. Özgürlük, sanat, ahlak, din… Neler çöplere atıldı. O çöplerin kokuları dayanılmaz hale geldi. Kim bu kokuya tahammül ediyorsa, buna da şaşıyorum. Bu derece duyarsızlık…
Şehirler kalabalıklaştıkça, havası kirlendiği gibi ahlak da kirleniyor. Bu kalabalığın içinde kimse kimseyi de tanımıyor. Kim neyi tercih ediyor, çektiği havası nasıl, kimlerle yaşıyor, hep karanlık da kalıyor. Sırları kimse merak etmiyor. Kimse kimseyi bilmiyor, komşuluk, hatta akrabalık bile olmuyor. Kim kimle dost ki… Dertleşsin, öğüt alsın!
Eskiden Ankara eksi 30’un üzerinde soğuk olurdu ama kar yağardı, nerdeyse 30 cm. Yollarda kaldırım yoktu, çamurdan herkes nasibini alırdı. Bu yüzden ayakkabı boyacısı olurdu. Hatta bir nevi geçim kapısıydı. Sobalar yanardı, dışarısı kirli havadan geçilmezdi ama komşu komşuya gider, hal hatır sorar, soba üzerinde kestane pişerdi. Yemeden önce nefis kokusu yayılırdı… Bir kıza laf attılar mı tüm mahalle laf atanın peşinden koşar ve eşek sudan gelinceye kadar dayak atardı. Kısacası ar vardı namus vardı, komşuluk vardı, din vardı, oruç vardı, Ramazan muhabbeti vardı… Her türlü olumsuzluğa rağmen insanca yaşam vardı, fakirin dünyasında… Herkes mutluydu, her tülü arabesk yaşama rağmen. Hırsızlık bile çok konuşulmazdı. İdam vardı… Avrupa’ya benzedikçe, lükse alıştık. Bir zamanların fakiri kalmadı çevremizde… Kimse de mutlu değil… Kimse kimseyi ne tanıyor ne de birbirlerine gidiyor. TV, cep telefonu, medya derken Sanal/robot yaşam hüküm sürüyor aramızda. Biz yanlış yönde değiştik… Biz kötü yönleri çok olan insan modelini tercih ettik…
Biz artık yapay zekâdan bahsediyoruz. İnsan çalışmayacak robotlar üretecek. Oysa insan tembelleştikçe, ölümü çabuk oluyor ve hastalıkları artıyor. Eskiden denirdi ya, “Hızlı yaşa genç öl… “ öyle de olduk ama hızımıza yetişemiyoruz… Değişim kirli yönde öylesi hızlı oluyor ki, Marmara denizinde müsilaja bile şahit olduk.
Günah ile yaşayana sesleniyorum. Ölmezsin, genç kalırsın ama belki sakat yaşarsın. Kendini bilmez olursun. Günah ile yaşayan kim iflah olmuş ki? Hangi zalimin sonu güzel bitmiş ki? Hangi günahkâr çok acı bedeller ödememiş ki? Ankara gibi büyük şehirlerde yaşayanlar belki ne yaptığınızı kimse görmüyor ama ya Allah? Ya ne yaptığınızı not eden melekler… Akıl ancak, sonunu görebiliyorsa varlığını hisseder ve sahibine acır. Ne zaman tövbe eder ve Allah’a gerçek kul olursanız bu tercihiniz sizi mutlu edecektir. Bence dosdoğru yoldan ayrılmayan kişilere özenin. Bu günü esas almak değil ya yarın ne olacağımızı da sorgulamak lazım. Doğa gibi olun, kışın soğuk yazın sıcak oluyor ya daima… Kimseyi kandırmıyor. Sizde Allah’ı kandırmaya çalışmayın. Allah size acıyor ve pişman olursunuz diye rahmetiyle size sabır ediyor. Yoksa Allah’ın sizin amelinize de ihtiyacı yok.
Düşünüyorsam varım diyene kulak verin ve dosdoğru yolu görmeye çalışın. Sağlıklı olacaksınız, mutlu olacaksınız, gerçek dostlarınız olacak, emin olun! Değişelim iyi yönde ki değişsin her şer iyi yönde, barış olsun, refah olsun… Güzellikler dünyamızı sarsın. Haydi silkinin! Bütün şerleri üzerinizden atın.
Selametle.
17.02.2025, Ankara
Kayıt Tarihi : 24.4.2025 15:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!