HAYDİ BİRLİK OLALIM
Diyanet işleri başkanlığımız 1986 yılından beri kutladığı Camiler Haftasına, 2003 yılında Din Görevlilerini de ekleyerek “Camiler Ve Din Görevlileri Hahaftası” adı altında kutlamaya devan ediyor. Her yıl bir tema belirleyip bu konuyu o hafta bütün detayları ile işlemeye gayret ediyor.
İlk zamanlar cami bakım, onarım ve temizliğini baz alan bu uygulama bir nevi genişletilerek devam ediyor. Gayretlerini takdirle karşılıyor, başarılarının da devamını temenni ediyorum.
Ama asıl üzerinde durulması gereken camilerimizi ziynetsiz, süssüz ve ışıksız bırakmamak. Camilerimiz her ne kadar dışı gözümüze ve içi gönlümüze hitap etse de; asıl amaç cemaat olmalıdır.
Ne kadar şaşaalı ve debdebeli olura olsun, cemaatsiz cami ruhsuz bir insana benzer. Kartondan aslan gibidir. Görüntüsü muhteşemdir ama bir çocuğu dahi korkutacak ruhu yoktur. Camilerimize tekrar o ruhu vermek, içini doldurmak istiyorsak cami ile cemaatin arasını düzeltmeliyiz. Madem müslüman bir ülkede yaşıyoruz, beldemizde, mahallemizde, köyümüzde, mezramızda da camiler mevcut. Bunları şenlendirmeli, sadece namaz kılınan mekanlar değil, müslümanın cazibe merkezi haline getirmeliyiz.
İnsanlık onurunu yüceltecek, baş döndüren hayatın stresinden kurtaracak, güzel ahlakını kişilik haline getirecek kitaplarla camilerimizin bir odasını kütüphaneyeye çevirmeli; yine haftanın belirli gün ve geceleri tevsir, akait, fıkıh ve siyer gibi derslerle daha bir işler hale getirmeliyiz.
Bu konularda tabiki din görevlilerine yardımcı olmalı, hiçbir şey yapamıyorsak dinleyici olarak onlara destek vermeliyiz.
Birde asıl üzerinde durmak istediğim bir konu var ki, neresinden başlayayım bilemiyorum. Kendimi anlatabilir miyim? Ondan da şüphem var.
Nefsini terbiye eden kamil bir insan yetiştirmeği gaye edinmiş ve bu uğurda faaliyet gösteren tarikatler, cemaatler, dernekler, cemiyetler, sivil toplum kuruluşları ve daha niceleri maalesef kendini toplumdan soyutlamış durumdalar. Kendi meslek ve meşrebinden olmayanı kabul etmeyen, ötekileştiren hatta tekfir eden bir akım almış başını gidiyor. Hele de kimileri “şeyhim buyurdu”, “üstadım emretti”,” hacam söyledi” dedimi, ne yapsan boş. “Nuh deyip de Peygamber demeyen” bir grup oluşuveriyor hemen.
Bakın Kur’an-ı Kerim bu konuda şöyle yazmış, Efendimiz sünnet-i seniyyesinde böyle tatbik etmiş desenizde bu düşüncede olanlara anlatmak inanın “deveye hendek atlatmaktan” daha zordur.
Minaresi yıkılsa bunların başına düşecek kadar camiye yakın olup, vakit namazlarını kendi mescitlerine kılan, hatta Cuma namazına bile çıkmayanlar bu birliği nasıl sağlarlar bilemiyorum.
Bu konuda yapılacak şey, özellikle de camiye yakın olan bütün vakıfların, derneklerin, cemaatlerin mescitleri kapatılmalı. Camiye gitmeleri teşvik edilmeli. Cemaatle iç içe olmaları sağlanmalıdır. Sadece cami ve cemaati ile değil, namaz kılmayan belki de kılamayan insanlar ile sıkı bir ilişki içine girmeli, Hakkı, hakikati, güzel ahlakı, sevgiyi, kardeşliği, aşkı, muhabbeti yaymalı; iyiye ve doğruya ait ne varsa toplumla paylaşmalı.
Biz gayret edip çalışırsak Yüce Rabbimiz yardımını gönderecektir. Belki de muhtaç olduğumuz sevgi ve kardeşliği o zaman yakalarız. “Seçilmiş ümmet olarak, iyiliği emreder, kötülükten sakındırırız”. Rabbim yar ve yardımcnız olsun der.
Camiler ve Din Görevlileri Haftanızı tebrik ederim.
Kayıt Tarihi : 30.9.2016 15:17:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Osman Erdoğmuş](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/09/30/haydi-brlik-olalim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!