Bizler çekip gittik
Çocukluğuma çocukluk katan guguk kuşlari da.
Derenin kıvrım kıvrım sularına düşüp
Çekip gittik işte.
Öyle umarız nereden geldik nereye gidiyoruz,
Hiç bilmeden sonunu sarhoşluğun,
Çok geç anladım sana muhtaç olduğumu
Su gibi elzemmis meğer gözlerinin mavisi
Gözlerinin mavisiyle ferahladığımı
Çok geç anladım.
Saçlarım okşanırken
Utanırdım hep çocukken
Düşüncelerimden çıkıp büyüyen buğu
Bir sis perdesi gibi iniyor yüzüne
Mavi hayallerimde süzülen kuğu
Dalıp dalıp kayboluyor hüzüne.
Hatırla! ellerini tutmuştum gündüzleyin
Ölme eşeğim ölme
Başka eşek yok gayrı.
Ölüp beni de öldürme
Yol uzun, yükümüz çok gayrı.
Güller kopardım sana
Gelincikler, kuşburnular...
Kuş uçmaz kervan geçmez yollardan,
Hain dikenlerden,
Ejder gibi görünürsün,
Yılan gibi sürünürsün,
Renkten renge bürünürsün,
Gebersin İGUANA.
Tuzlu sulara dalarsın,
Yağmura karişan göz yaslarimin rengi,
Usul usul iner bulutlardan.
Suzulup serseri bir aşk gibi,
Akar gider oymalı oluklardan.
Yitip giden zamana düşer yildirimlar.
Ne zaman bu küçük şehre düşşe yolum,
Çikolata kokan dar sokakların ortasında,
Ellerim babamın ellerinin arasında,
Yürürken taş yollarında ,
Uğurlayan rüzgarın esintisi gelir aklıma.
Bir memleket vardı suyu ince, yeşili bol
Kıvrılıp yok olurdu dağlarından inen yol.
Salkım salkım yemişler ağaçlardan inerdi
Acligimiz meyvelerin gölgesinde dinerdi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!