HAYATIN İÇİNDEN
Bin dokuz yüz yetmiş yılının yaz aylarında doğmuşum. Doğum tarihim tam olarak belli değil. Annem ‘ot aylarında doğdun’ der.
Yedi yaşında ilkokula başladım. Babamın işi nedeniyle sürekli ev değiştirirdik. Bunun içinde devamlı bir okulda kalmadım, ikinci sınıfa geldiğim de benim de okulum değişmişti.
Beş kız kardeştik. Birini hayatın yarı yolunda kaybettik. Ondan geri ye bir kızı kalmıştı. Onu da yanımıza aldık, yine beş kardeş olmuştuk.
Babam ilk önce Belediye de işçiydi, daha sonra Süt Fabrikasında memur oldu. Uzun bir sürede orda çalıştı. Bu arada benim de okuma serüvenim bin doku yüz seksen üç de bitmişti. Babamın yine işi değişmiş bizleri de küçük kardeşimle beraber kuran kursuna vermişti. Babam da İlçe Müftülüğüne geçmişti.
İki yıl kuran kursuna devam ettim, kurs belgemi alır almaz, babam beni Dikiş-Nakış kursuna verdi. İki yılda oraya devam edip belgemi aldım. Daha sonrada battaniye kursuna on sekiz ay gittim. Bu arada ablam amansız bir hastalığa yakalanmıştı. On sekiz ay onu yatakta baktık. Bu on sekiz ay zarfında boş da durmadık. İhram dokuduk, seccade dokuduk, örgü makinesinde örgüde ördük ve el iş yaptık. Ailemizin bütçesini katkıda bulunuyorduk. Bunları da nerden öğrendin diye belki sorarsınız. Ben merakınızı gideriyim. Bu el sanatların İlkokula gittiğimiz dönemlerde yaz tatillerinde komşumuzdan öğrenmiştik.
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta