Hayatın İçinden Şiiri - Zehra Okur

Zehra Okur
111

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Hayatın İçinden

HAYATIN İÇİNDEN

Bin dokuz yüz yetmiş yılının yaz aylarında doğmuşum. Doğum tarihim tam olarak belli değil. Annem ‘ot aylarında doğdun’ der.
Yedi yaşında ilkokula başladım. Babamın işi nedeniyle sürekli ev değiştirirdik. Bunun içinde devamlı bir okulda kalmadım, ikinci sınıfa geldiğim de benim de okulum değişmişti.
Beş kız kardeştik. Birini hayatın yarı yolunda kaybettik. Ondan geri ye bir kızı kalmıştı. Onu da yanımıza aldık, yine beş kardeş olmuştuk.
Babam ilk önce Belediye de işçiydi, daha sonra Süt Fabrikasında memur oldu. Uzun bir sürede orda çalıştı. Bu arada benim de okuma serüvenim bin doku yüz seksen üç de bitmişti. Babamın yine işi değişmiş bizleri de küçük kardeşimle beraber kuran kursuna vermişti. Babam da İlçe Müftülüğüne geçmişti.
İki yıl kuran kursuna devam ettim, kurs belgemi alır almaz, babam beni Dikiş-Nakış kursuna verdi. İki yılda oraya devam edip belgemi aldım. Daha sonrada battaniye kursuna on sekiz ay gittim. Bu arada ablam amansız bir hastalığa yakalanmıştı. On sekiz ay onu yatakta baktık. Bu on sekiz ay zarfında boş da durmadık. İhram dokuduk, seccade dokuduk, örgü makinesinde örgüde ördük ve el iş yaptık. Ailemizin bütçesini katkıda bulunuyorduk. Bunları da nerden öğrendin diye belki sorarsınız. Ben merakınızı gideriyim. Bu el sanatların İlkokula gittiğimiz dönemlerde yaz tatillerinde komşumuzdan öğrenmiştik.
Yirmi üç yaşında evlendim, yirmi dördünde anne olmuştum. İlk kızımı el bebek gül bebek büyütecektik, hayalimiz buydu ama ardından bir kızımız daha oldu. Lohusalığımın üçüncü günüydü, henüz yeni emzirmiş yatağına koymuştum kızımı. Yarım saat sonra çocuğa bakmaya gitmiştim. Nefes alamıyordu. Kayın validemi çağırdım, ‘ ölüyor bu’ dedi. Eşim hemen hastaneye götürdü. Gidiş o gidiş. On altı senedir de gidiyoruz.
Önce bizi Erzurum Araştırma Hastanesine sevk ettiler. On üç gün orda kaldık. Dokuz ay o hastaneye gittik geldik. Daha sonra Hacet Tepe Tıp fakültesine. Oraya da dokuz ay gittik. Daha sonrada Çapa tıp Fakültesine. Halada oraya gidiyoruz.
Bu konuya fazla dokunmayacağım. Ne yollardaki yaz - kış çilemizi anlatabilirim ne de geçirmiş olduğu ameliyatları. Ne de kızımın yürümesi için almış olduğu yoğun Fizik Tedavi seanslarını. Her bir seans da gözyaşları sel olur oluk oluk akardı, tabi bizimde. Hangi birini anlatayım ki… O kadar çok şey yaşadık ki.
Ya da okuması için harcadığımız emek ve zamanı. Yılmadık. Usanmadık. Yorulmadık. Yeri de geldi özel öğretmen tuttuk ama sonuçta kızım okuma yazmayı öğrenmişti.
Çünkü kızım engelliydi.
Önceleri her şeyiyle annesine bağımlı bir varlık. Diğer çocuklar gibi değil. O sürünemez, o emekleyemez o yürüyemez. O konuşup derdini anlatamaz. Bir yeri ağrıdığı zaman siz anlayamazsınız. İşaretlerinden bir şeyler çıkarmaya çalışırsınız. Yaşıtlarını görürsünüz derin düşüncelere dalarsınız. Nasıl olacak dersiniz, direnciniz kırılmaya başlar.
Etrafına bakınır ve kendini diğerleriyle eş –eşit sanır. Koşmak oynamak ister düşer başını gözünü yaralar. Sonra kendi kendisini fark etmeye başlar. Ardı arkası kesilmeyen yarım yamalak soruların başlangıcıdır zaman.
“Anne ben neden böyleyim? “ der. Bir cevap veremezsiniz. “Kızım sen engellisin” de diyemezsiniz. Engellinin ne olduğunu da bilmez. Ama yaşıtlarını artık o da fark etmiştir. Her sorusundan kaçarsınız ama onun hep aklındadır. Her fırsatta tekrarlar “ben neden böyleyim” ne kadar kaçınsanız da koca bir yumruğun boğazınıza düğümlenmesinden kaçamazsınız. O ağlar sizde ağlarsınız. O kendi çaresizline siz kendi çaresizliğinize…
Mesela, “Anne ben neden koşamıyorum” der. Ya da” Ben ne zaman koşacağım.” Bu sorunun cevabı yoktur. Ama cevap vermemezlik de olmaz. Bir cevap vermeye mecbursunuzdur. Ancak ümit verebilirisiniz.
Yürür yürümesine, belik birazda konuşur yarım yamalak. Ama bu o kadar güç bu o kadar zordur ki diğerleriyle kıyaslandığında.
Büyür serpilir genç bir kız olur. Ama sizin gözünüz, eliniz, ayağınız onun hep üzerindedir. Onun o çaresiz hallerinde siz onun eli ayağı gözü kulağı olursunuz. Bir zamanda gelir gözlerinizle konuşursunuz. Çünkü o bir bayandır o bir hanımdır, annelik hayalleri kurmaktadır. Belki de anne olacaktır…
Ne sen kimseyi anlarsın ne de kimseler seni ne de onu bir başkası. Derdinde çarende, ızdırabında sevincinde niyazında hepsi Allah’adır. Çünkü bir tek o anlar kullarını. Çünkü o yaratmıştır.
Elleri hep niyazdadır engellinin. Çünkü çaresizidir, çünkü çaresiz olduğunu artık kavramıştır.
Bir hatırayı hiç unutmam; Kadıköy Meydanındayız. Çingeneler çiçek satıyor. Bizde yanlarından geçiyoruz. Hastaneye gitmek için gemiye bineceğiz. Küçük bir kız yanaştı yanımıza yarım yamalak yürüyüşüyle belikli o da engelliydi. Elinde bir demet çiçek uzatıyordu kızıma. Benim için dünyada ondan daha değerli bir çiçek olmamıştır. Hala saklarım kurumuş dallarını sandığımda.
Onun aziz hatırasına daha fazla dokunmamak için bu konuyu bu kadarla geçeceğim…
Birde oğlum var dokuz yaşında. Yirmi yıllık da evliyim.
Takı- tasarıma merak sarmıştım. Kendi çabamla bir şeyler yapmaya çalıştım. Sonuçta bir şeyler yapmaya başlamıştım da. Yaptıklarımı da satıyordum. Bir buçuk sene devam ettim.
Bayan kuaförlüğüne de merak sarmıştım. Önce kuaförlük sertifikasını aldım ardından kalfalık kursuna gittim. Onu bitirdim, ardından ustalık belgem de aldım. Daha sonra usta öğreticisi oldum. Mesleğimi icra ettim ama dükkân kiraları yüksek olduğu için kendime ait bir dükkân açamadım.
Eşim İngilizce kursuna gidiyordu. Ben de gittim. Üç dönem kursa gittik beraber. Şoför ehliyetlerimizi de beraber almıştık. Bilgisayar Kursuna gittim Belki dedim ilerisinde lazım olur. Orta öğretimi mi dışarıdan bitirmek istedim. Henüz devam ediyorum, bitmedi. Ama bitecek az kaldı.
Bir ara dükkân açabileceğim düşünerek girişimcilik kursunu da gittim sertifikamı aldım. Trafik kazası geçirdim, açamadım.
Son olarak siyasete girdim. İnsanlara daha fazla faydalı olacağımı düşünüyorum. Tanıtım Medya başkanı olarak görevime devam ediyorum.
Kader kırk yaşından sonra bana işi de nasip etmişti. İşçi Bulma Kurumu tarafından Bayburt Belediyesin de iş de bulmuştum. Nasip diyelim.


Zehra OKUR

Zehra Okur
Kayıt Tarihi : 9.5.2013 09:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


kendisi

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Zehra Okur