Yavuz Sultan Selim Han Topkapı Sarayı'ndan yoldaşı ve ahretliği Hasan Can'la birlikte Mısır seferine çıkmak üzere kendisini beklemekte olan ordusuyla buluşmak için kayıkla Üsküdar'a geçerken aralarında şöyle bir konuşma geçmiş.
- Hasan Can bu sabah ne yedin?
- Çorba, yanında bal, tereyağı, biraz da ciğer sultanım.
- Yumurta sever misin Hasan Can?
- Beli, sultanım...
_____
İki sene süren seferden döndüklerinde akşam vakti kimseye görünmeden yine kayıkla Üsküdar’dan Topkapı Sarayı'na geçerken Sultan aniden yine sormuş.
-Nasıl bre?
Hasan Can hiç tereddüt etmeden cevap vermiş.
- Rafadan Sultanım.
Yavuz kaftanının içinden iki tane yumurta çıkarmış biri kırmızı, diğeri beyaz. Beyaz olanı Hasan Can'a uzatmış.
- Al sana rafadan yumurta Hasan Can, ben az pişmiş severim.
_________
Kısa ya da uzun her sohbetin bir sonu vardır diye biliriz değil mi? Öyle midir? Gün gelir de fırsat çıkar, ya da gerekli görülür bittiğini sandığımız o sohbet kaldığı yerden devam etme imkânı bulmaz mı acaba? Kim bilir? Tabi ki zaman...
Öte yandan yaptığımız her sohbeti aklımızda tutmak zorunda hissetmeli miyiz? Elbette ki hayır, lâkin bazı sohbetler insanın ufkunu açmaya adaydır. Bunlar aklımızın bir tarafında kalmalıdır./r.akıl 24.04.25
Recep AkılKayıt Tarihi : 4.4.2025 07:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!