Hayatın Hakikati Şiiri - Necdet Erem

Necdet Erem
1570

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Hayatın Hakikati

İskender-i Zülkarneyne atfedilen bir menkıbe var.

Orduları ile doğu seferine giderken,
Uzun ve zorlu seferin yorgunluğu savaşların acımasızlığı askerlerin canını burnuna getirmiş olduğu bir hengamda;

Karanlıklı bir gecede bir vadiye gelirler.
Asker dinlenmek istemesine rağmen;
komutandan emir gelir bu gece burada kalınmayacak ve sabaha kadar hiç durulmadan yol alınacaktır.

Gece zifir karanlık olmasına rağmen her askere vadi boyunca eline gelen, ayağına takılan her şeyi yarın lazım olabilir ihtimali ile toplamaları, almaları emredilir.

Emri alan askerlerden bir kısmı,
Sultanımızın bir bildiği vardır, Biz askeriz ve vazifemiz verilen emre uymaktır deyip, sırtlarındaki yüklerine ve yorgunluklarına rağmen, karanlıkta ellerine geçen, ayaklarına takılan şeyleri alıp zorluklarına aldırmadan yollarına devam ederler.

Bir kısmı da,
Zaten yükümüz ağır biz de yorgunuz,
ne olduğunu bilmediğimiz şeyleri ne diye alalım düşüncesinde olmalarına rağmen,
yarın emre itaatsizlik cezası çekmemek için göstermelikte olsa birkaç parça alıp yollarına devam ederler.

Bir kısmı ise,
Yorgunluğumuz ve sırtımızdaki yükler kafi değimli ki,
neden görmediğimiz ve bilmediğimiz şeyleri alıp boşuna hamallık edeceğiz,
ya zararlı şeyler veya zehirli yılanlar olsa deyip ellerine değeni itip ayaklarına takılanların üstünden korku ile atlayarak yolarına devam ederler.

Gece boyunca yol alan ordu sabaha doğru vadiden çıkar,

güneşin ilk ışıkları etrafı aydınlatmaya başladığında
vadiden geçerken toplamaları emredilmiş olan şeylerin
çok değerli elmas, mücevher ve benzeri şeyler olduğunu görürler.

Bu manzara karşısında askerlik sorumluluğu ile hareket ederek
ellerine geleni toplayanlar, komutana itimat ve emre itaatlerinden dolayı
memnun ve mesrur olmalarına rağmen keşke daha fazla toplasaydık üzüntüsü içinde!

İsteyerek olmasada sadece emre itaatsizlik etmemiş olmak için göstermelik birkaç parça alanlar;
bu değerli mallardan az toplamış olmanın üzüntüsü ile hem komutana itimatsızlıkları hem tembelliklerinin cezası yüzünden uğradıkları zararın üzüntüsü içinde!

Nefsine yenilerek, tembellik ve asi ruhlarının esiri olup emre itaat etmeyenler ise
suçluluklarından kaynaklanan korku ve utanç, itaatkar arkadaşlarının az bir zahmetle elde ettikleri değerli servetleri kaybetme mahrumiyetinin verdiği elem ve keder ile bin pişman olurlar.

Değerli Dostlar.
Bu bir hikaye ve menkıbe,
gerçeklik derecesi nedir en azından ben bilmiyorum.

Amma yaşadığımız hayat ve sonrası adına,
alınacak çok önemli dersler olduğunu düşünüyorum.

Peygamberlerin komutasında,
gaflet, cehalet ve dalalet karanlığının görme mesafesini sıfıra düşürdüğü dünya denen vadiden,
Ahiret sabahına, sonsuz saadet saraylarına doğru yol alıyoruz.

Sırtımızdaki ağırlıklar
FANİ dünya hayatında lazım olan beslenme, üreme ve barınma ihtiyaçlarının ücreti lezzet olarak verilmiş olan, seferi bir askerin sırt çantası niteliğindeki dünyalık iş ve meşguliyetlerdir.

Almakla emrolunduğumuz halde,
Bir kısmımızın iman itimat ve itaat adına,
Bir kısmımızın göstermelik olarak almış gibi davranarak gözaçık davrandığını zan etmesine,

Bir kısmımızında itiraz ve inkar ile red ettiği, dünya gecesinin haşir sabahında
hepimize pişmanlık yaşatacak olan cennet servet ve sermayesi olan İMAN, İTİMAT, İTAAT, İBADET, hayr-u hasenat, ve benzeri her türlü salihattır.

İşte bir kısım insanlar.
Allah ve resulü, ne emretti ise alelayn-i ve alerre-s (baş göz üstüne) deyip
dünyalık iş ve yaşantılarının yanı sıra eda-i feraiz – terki kebair kuralları içinde bir mü-mine yakışır hayat yaşar ve umduğunu bulur.

Bir kısmı inandığı halde inancını yaşamak nefsine zor geldiğinden dolayı vazifelerini terk veya ihmal ettiğinden dolayı hem kaybettiği cennet, hem gireceği cehennem korkusu ile ızdırap çeker.

Bir kısmıda inkarı kurtuluş zan edip verilmiş olan sonsuz nimet ve sınırsız imkana rağmen nankörlük ederek içinde bulunmuş olduğu isyanın büyük cezalarına çarptırılma korkusunun verdiği acı ve pişmanlığın dehşeti içinde CEHENNEM AZBINDA ruhunun ebediyeti ile kala kalır.

Evet Değerli Dostlar.
Zulkarneyn menkıbesinin hakikatini
Alemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa Sav. efendimiz
“ŞERRUN NEDAMETİ YEVMEL KIYAME” diyerek,

pişmanlığın kötüsünün artık telafisi mümkün olmayan haşir gününde his edilen pişmanlık olduğuna dikkatimiz çekmektedir.

Yarın faydası olmayacak bir pişmanlık duymamak için
Pişman olmayacak işler yapmaya ne dersiniz.

Necdet Erem
Kayıt Tarihi : 19.12.2012 16:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Necdet Erem