Dünya’da hayatın gerçeklerini anlamak en zor şeydir. Onu, anlayabilmek için hayatın içine atılmak, onun acımasız dişlilerinin arasında ezilmek, onunla yoğrularak pişmek ve onunla yaşayarak onu yenmek gerekir.
Hayata atılmadan, hayatın gerçeklerini anlamak demek; yapraklar arasından sızabilen bir güneş ışığından güneşe hükmetmek gibi bir şeydir. Yani, hayata, yaşama atılmadan edinilen tecrübe sık yapraklı ağacın gölgesinden süzülen güneş ışıkları kadardır.
Ayrıca, kafese hepimizde bir bülbül koyarak hapsede biliriz. Ama; o kafesteki bülbül, gerçekte kendimiziz. Çünkü biz orada bülbülü hapsetmekle, aslında kendi zevkimizi ve mutluluğumuzu hapsedip, besliyoruz.
O nedenle biz orada, kendimizi besleyip avutuyoruz. İşte, hayatın gerçekleri de böyledir.
Hayata atılmadan, yaşamı, mücadeleyi, insanlığı ve hepsinden önemlisi insanca yaşamayı anlamak ve öğrenmek çok zordur.
Başkalarının yaşadığını, anlattığını, yaşamadan yaşamış gibi sahiplenip, anlatmak; yine kafesteki bülbül misalinde olduğu gibi kendimizi aldatır ve avuturuz.
Gerçek olarak yaşam denilen ve ağır, acımasız ama insana her fırsatta bir şey öğreten işlerle örülmüş bu ağların kollarına kendimizi bırakırsak, işte o zaman, hayatı ve yaşamayı ve insanların kıymetini anlarız.
-Bir an- bakislarin mavi denizle gok arasinda
Bir uyumsundur sen -yazlar gezinir kis gunlerinin icinde-
Sabahlari bir seyler noksandir, aksamlari
Noksanlardan olusan bir uzuncluk sende.
Sevgili şair güzel bir düz yazı okudum.Kayda değer öğretilerinize teşekkürler.
Eyvallah! Cahit Bey,
Aldık, kabul ettik ve heybemize koyduk....
Selamlarımla.
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta