Bugün, ömrümün tam orta yerindeyim. Evre evre yaşadığımız şu yalancı hayat nasılda apansız gelip geçi vermiş. Bunu ansızın fark etmek arada bir kredimizin tükendiğini görmek. hiç bitmeyecek sandığımız hayatın, adım adım sona yaklaştığını görmek… insan oğlunun ömrünü kullanmasıyla kredi kartı harcamaları arasında bir parelellik var. ikisini de hiç düşünmeden harcayıp tüketmekte bir beis görmüyor. oysa er yada geç hesabı ödeyen insanın kendisi,
İnsanoğlu yeryüzünde misafir olduğunu unuttuğu günden beri,hayat, acımasız ve zor gelmiştir. Oysa; işte geldiğimiz gibi gidiyoruz.hemde tek bir anına bile müdahale edemeden çaresiz.
Biraz daha lüks bir hayat, biraz daha iyi bir gelecek için; nasılda kıyasıya bir mücadele içerisindeyiz.layiki, dindarı, liberali,solcusu, sağcısı,sağın ortası, solun ortası fark etmiyor. Herkes biraz daha para biraz daha iyi bir yaşam diliyor. Oysa; bu kavramları ortaya atan mutluluk yada mutsuzluğumuzu buna endekslememizi isteyen kim. Hayatın kendisimi yoksa deli gibi çalışıp çılgınlar gibi harcayan biz mi ? Tabiki biz. kendi yarattığımız,olmazsa olmaz dediğimiz standartlarımız, acılarımızın asıl kaynağı değil mi? Süpürge tohumuyla yemek yapıp çocuklarını doyuran anne ile yediklerinden karın ağrısı çeken kara gözlü çocukların her şeye rağmen gülümseyebilmesi mutluluk mudur? yoksa suratımıza çarpması gereken bir tokat bir insanlık ayıbımıdır? Gerçekten nedir mutluluk?
Arabamızın markasımı? yoksa mobilyaların göz alıcılığımı? yada bilmem hangi partiden millet vekilliği mi? yoksa mutluluk huzurun diğer adımı. Ha birde kendiyle barışık olmak diye bir kavram var. ama; insanın kendisiyle barışık olması için önce insanla ve de dünyayla barışık yaşaması gerekmez mi?
Kendimizi anlamak ötekini anlamak demek değil mi? ötekini anlayabilen kendisiyle zaten barışık değimlidir?
Bugün hayatın tam orta yerindeyim. niye? ne için? nasıl yaşadım? bunları görmek için illa yaşın kemale ermesi mi gerekir? hayat bir tecrübeden ibaretse bunca tecrübeli insan yığını neden tecrübesini gelecek nesillere aktarmak için sadece konuşur.. Açlığa ve yoksulluğa bir çare aramadan yaşamak insanın kaderimidir? yoksa özünde insan bu mudur?
Elindeyse yıldız yıldız hecele!
Hüküm yazılıyken kara tahtada
İnsan yine çare arar ecele!
Gençlik... Gelip geçti... bir günlük süstü;