O akşam takvim yaprakları güllerden değildi
Ve aylardan eylüldü, günün en ayrılık kokan saatleriydi
Yıldızlar insanların üstüne teker teker damlıyordu
Yağmur inceden yitik aşklara çiseliyordu
Giresun limanında sislerin mutlak hâkimiyeti
Karanlıkta iki gölge belirdi
Birbirine hem yakın hem uzak
Erkek olanın elinde bir bavul
Öyle sıkı sarılmış ki
Sanırsın son sevgilisi
Birde gül sıkışmış bavula
Ayrılık yapraklarında gizli
Kadın dalgaların darmadağınlığında kalmış
Bu gidiş onda çöküş sanki
Her söz diken diken yüreğine batıyor
Geceye isyanı var
Ağlamaklı çıkıyor dilinden sözleri
Gitme Gitmen şart mı?
Erkek yenik kalmış düşüncelerde, kadife bir sesle
Şart gitmem
Tayinim çıkmış bir kere
Benim hayatım hep böyle
Bir şehirden bir şehre
Kadın mahpus bıraktığı duygulanırına yenik, süzülmesine izin verdi
İçindeki isyanın belgesi gözyaşlarına
Erkek direnip her şeye ayakta kaldı
Titreyen ellerle sildi gözyaşını kadının
Zorlansa da kırık dökük bir şeyler söyledi kulaklarına
Unutma geleceğim bir gün mutlaka geleceğim
Bavulumda sensiz geçen günlerden takvim yaprakları
Herhangi bir trenin üçüncü kompartımanı
Sana biriktirdiğim özlemlerimi getireceğim
Sana geleceğim…
Kadın öyle âşık ki adama sözleri sıraladı ardı ardına
Git şimdi ben beklerim seni
Ömrümü adadım yollarına
Hercai bir menekşe gibi
Sende sevme başkasını benim gibi
Giresun limanında dakikalar yıl oldu
Koyu paltolu bir adamla
Alev saçlarına yıldız takılmış kadın
Sislerin arasında sıkışmış yüreklerine
Her geçen dakika bir ömür sığdırdılar
Bir çocuk kalbi kadar kırılgandı birbirlerine dokunuşları
Adam fesleğenleri hatırlattı kadına
Fesleğenlere iyi bak
İhmal etme her gün sula. Konuş onlarla
Hasretini haykır onlara
Onlara söylediğin her söz beni bulur
Onlar solarsa bil ki ben uzaklarda solmuşumdur
Kadın bu sözleri işledi ömrünün hasret kokan yanına
Son kez buldu iki sevgilinin eli birbirini
Artık solukları tükenmişti ve sustular
Ölüm çöktü bütün Giresun sokaklarına
Ay terk etti mehtabı, yıldızlar sustu kaldı
Çoktan gelip çatmıştı ayrılık anı
Erkeğin içinde yandı tüm şehir
Kadın bir yangından arta kalanları
Erkek gülü verdi kadına
Ayrılık süzüldü yaprakların arasından bulaştı kadına
Son kez sarıldı erkek kadının boynuna
Son sözler bir idam mahkûmunun son dileği tadında
Ve artık adam yenikti duygularına
Ağladı, ağladılar
Demir aldı gemi yavaş yavaş karıştı karanlığa
Kadın giden geminin ardından öylece kaldı
Hayatın yalnızlığa karışan noktasıydı bu
Saatlerce kaldı limanda gün doğarken artık büsbütün yalnızdı
Hasretleri ekledi yüreğine
Ömrünün geri kalanını onun yollarına adadı
Eylül geldi geçti yürekte
Kadın her gün fesleğenlere su verdi
Hasretini anlattı
Söyleyin sevdiğime ben hala onu beklemekteyim
Değmedi elime ondan başka bir el
Ben bütün benliğimle onu sevmekteyim
Önceleri mektuplar geldi
Adam sözleri yineledi
Mektuplar gün geçtikçe seyreldi
Hasret kokan dizeleri kadın
Belki bin kere okudu, bin kere söyledi
Postacı öyle seyrekleştirdi ki gelip gitmeleri
Dayanamadı kadın kaleme daha sık dökmeye başladı hasretini
Beklediği cevaplar bir türlü gelmedi
Beklemek artık ecel gibiydi
Gün geçtikçe kadının yüreğinde hasar büyüdü ilerledi
Ayrılık o kadar yakar oldu ki canansız bedenini
Duvarlar üstüne yürüdü geceleri
Saçlarında aklar çoğaldı
Uykuyu unutan gözlerine yaşlar çöreklendi
Adam giderken bahsetmişti
Geleceği treni ve o üçüncü mevki kompartımanı
Adamın bahsettiği o tren gara hiç gelmedi
Şehre yağmurlar kadının yüreğinden yağıyordu artık
Herkes onun hasretiyle ıslanıyordu bu şehirde
Yollar boyu hasretini dökmüştü her yere
Kadın eski günlerin yaşandığı mevkileri uğrak adresi bildi
O şehri kuş bakışı seyrettikleri tepe
Çayında hasretlerini söndürdükleri çay bahçeleri
Rıhtımlar el ele gezdikleri
Ama martılar bir başka saçılıyordu gökyüzüne
Gelinlik beyazı değil kefen gibi
Kadının yüreğinde zifir düşünceler hâkimdi artık
O bütün benliğiyle sevdiği adamı
Unutmakla suçladı kendini
Bu şehrin, limanın, onun değdiği her şeyin adı
İntihardı artık onun için ayrılık sarışınlığında
Kimseyi dinlemiyordu
Tek fesleğenlere anlatıyordu derdi, kederi, her şeyi
O gelmiyorsa ben giderim ona
Başkası yazılmışsa alnına, kıyarım bu canıma
Kadın bir gece vakti bindi
Onu beklediği trenin üçüncü kompartımanın en kral mevkisine
Yükledi hasretini rayların üstüne
Ayrılığı sormaya gitti hayattan çok sevdiğine
Mahvolmuş günlerini, yeminini, ömründen çalınmış sevgiyi
Kaybettiği hayatını sormaya gitti niye dönmedi
Sabah vakti gara indi
İçine çekti şehri ama beklediği o koku yoktu bu şehirde
Çehreler farklı, sokaklar farklı, bilemedi kimde bulsa yardımı
Adam öğretmendi gittiğinde
Onu okullarda aramalıydı
Gününü gecesine kattı
Kıyı köşe bütün okullarda aradı
En sonunda orta yaş bir erkek bir öğretmen hatırladı
Ben aradığınız kişiyi biliyorum
Kadının yüreğinde umutlar öyle yeşerdi
Bir çocuk kadar şen sesle
Lütfen söyleyin o nerede şimdi
Adam duruldu, sesi kısıldı
Bakışlarını hüzün kapladı ve başladı konuşmaya
Nasıl söylenir bilemem
Eylül sonunda geldi bu okula
Bir şeylere üzgündü yüzünden okunuyordu kederi
Cümleler zorlukla dökülürdü dilinden
Bir gün gideceğim dedi
Hasret yeter yüreğime sormayın dedi
Gitti sandık. Birkaç gün sonra haberi geldi
Kimse anlamadı nasılını nedeni
Sözün özü acıydı gelen haber
Ölüm kadar acı
Söylemek çok zor ama şimdi kara toprak sarıyor bedenini
Sahi siz kimsiniz? Neden sordunuz?
Kimsesi yok diye biliyorduk onu.
Kadın beş dakikada bahardan döndü hazana
Devrildi içine dağlar, yandı yerin yedi arzı yüreğinde
Cevap verecek gücü yoktu kimseye
Gözleri kan rengi yaşlarla vurdu kendini mezarlığın yoluna
Tek tek baktı mezar taşlarına
En sonunda buldu onun adını kuytu bir karanlıkta
Sarıldı mezar taşına onun kendine son kez sarıldığı gibi
Verdiği o son gülü bıraktı mezarın başına
Yüreği başladı konuşmaya
Bir gece vakti dönerim dedin
Gittin gurbete
Bekledim dönmedim bir daha geriye
Hasreti ektin yüreğime
Hasadın ölüm söyle
Ben seni kendimden çok sevmişim
Sanır mısın dayanır yüreğim bu sensizliğe
Kadın geldiği trenle döndü şehre
Baktığı her şeyde onu gördü
Onu gördü düşlerinde
Artık bir günü bir ömre bedeldi
Geceleri rüyasında buluştu sevdiğiyle
Bir gece çağırdı sevdiği onu kendi yüreğine
Kadın düğün bildi ölümü, kefeni beyaz gelinlik
Kavuştu sevdiğine vakit bir ikindilik
Hesapsız tüm susuşlar, hesapsız tüm cevaplar
Hayatın bittiği noktada başlıyor ayrılık
Hayattan çok sevilmişse giden, uzunda sürmüyor ayrılık
An geliyor bütün beyazlar ölüme dönüyor
Kayıt Tarihi : 20.5.2006 21:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!