Evvel zaman içinde,ben doğmadan evvel dünya haşır neşir imiş.Hayat öyle zamana erişmiş ki,ninem kalbur saman içinde holuzla buğday eler iken,şu fani dünyaya gelmiş,ağlayarak gözümü açmışım.Anam beşiğimi tıngır mıngır sallar iken büyümüş,zamanla tıpış tıpış yürümüşüm.
Eee çobanız ya gari,develer dağda tellal gibi bağırıp dururken,pireler keçi sırtında berberlik yaparken,Keneler itlerin kanını emip,yavsılar koyunların sırtında maç yaparken,eğrilceler at koşturup,böğelekler sığırlara talim yaptırırken,ben de Yörük Obasındaki çadırdan çıkıp; az gitmiş,uz gitmiş,dere tepe düz gitmişim.Bir de geri dönüp baktım ki; bir arpa boyu yol almışım,sonrada düşünüp hayale dalmışım.
Aylar ayları,yıllar yılları,günler günleri,ben zamanı kovalaya dursun,bendeniz de bip ekin boyu uzamış,koca eşek kadar bir çocuk olmuşum.Mal ardında elimde sapan kuş avlarken,nara atıp kız tavlarken, günler gelip geçmiş.Aaa o da ne? Bir bakmışım okullu olmuşuz.Sınıfları doldurmuşuz.A-B-C derken heceyi yardık ab’ci olduk.’’Uyu uyu yat uyu’’derken yıllarca yattık uyuduk.Uyuya uyuya,Amerikanın süt tozunu içe içe böyüdük goca delikanlı olduk.Orta mektep,lise yılları derken gönlümüzü ülkü ateşi sardı.Genç yaşımızda vatan sevdasına düştük.Yıllarca bu sevda ile koştuk.Sonra üniversiteyi kazanınca da kendimizi ülkü diyarının Genç Osman’ı bildik.Seksende dövlet baba bir şamar oturttu ki bize,feleğimiz şaştı.N’olduğunu anlayamadık.Ondan sonra lök gibi oturduk yerimize.Sonra muallim olup çıktık memleket turuna.O yer senin, bu yer benim diyar diyar dolaşıp kah Evliya Çelebi olduk,kah Karacoğlan misali sevdamız uğruna gurbet ellerde çile çektik.Sonra da evlenip çoluk çocuğa karıştık.Yine ‘’Vatan millet Sakarya’’sevdasıyla at koşturduk hayatın çıkmaz sokaklarında.Güya milletin hak bağıran sesi bizdik.Ne söyledikse olmadı.Varıp gurbetlere gittik.Gurbet ellerde yıllarca dağların ardını yurt bildik.Kuş uçmaz kervan geçmez yerlerde mekan kurduk. Anadolu’nun ıssız izbe yerlerinde gezip durduk.Alın yazgısının,kaderin ardına düştük.Ömrümüzü verdik bir kutlu dava için.Memleketimiz kalkınsın,Türk Milleti refaha erişsin,dert görmesin dedik.Dertlerden yılmadık,gurbete aldırmadık.Hep başımızı dik tuttuk,metin olmaya çalıştık.
Aradan yıllar geçti.Eski köprülerin altından akan sular kurudu artık.Biz de yorulduk gayrı.Zaten kendimize de kendimizin kalmadı hayrı.Sonun da memlekete doğru yolumuz düştü gurbetten döndük,sılaya gelebildik.Konya’da İrem Bağı’nı dolaştık,Fethiye’de Eren Dağını dolaştık.Bir kurt gibi çıktık yaylalara.Seslenip gem vurduk duygularımıza yıllarca.Memleketin delisiyiz dedik olmadı.Milletin velisiyiz dedik olmadı.Biz de gönül muhabbeti ile hayata dair not düştük sevdamız üzerine.Başımızdan geçenleri anlattık.Erenler meclisinden dem vurduk.Aşk-ı muhabbet ile sohbet eyledik.Kırk sene sonra yüreğimizden süzülen nağmeleri yazdık ki,cümle alem okusun ibret alsın diye.
Kayıt Tarihi : 22.8.2010 15:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!