Zirvedeki Orkideler.
Gençken yılları hoyratça kullanır sayısız hatalar yapar ve o hatalardan sonuçlar çıkarırız. Sonra bir yığın deneğim edinir bunları dağarcığımızda toplarız. Ama onları hayatımızı yönlendirmeğe kalktığımızda çok geç kaldığımızı fark ederiz.
Bir gün genç biri bir yerde size ağabey demek yerine amca dediğinde hayatınızın ilk büyük şokunu yaşarsınız.Bir devrin kapanışıdır o gün hayatınızda.
Eve gelir aynanın karşısına geçip yüzünüzü incelemeye başlarsınız, yılların izlerini görürsünüz yüzünde daha düne kadar farkına bile varmadığınız o izler öyle derin gelir ki inanamazsınız o yüzün size ait olduğuna. Sonra ellerinizi incelemeye başlarsınız bedenini tanımaya çalışan bir bebeğin incelediği gibi, onlarda da yılların izleri vardır. Küçük kahverengi lekeler takılıverir gözünüze sonra derinizdeki kırışıklıklar, inanamazsınız.
Kızarsınız o size amca diyen gence sanki o yaşlandırmış bu halinizinn sorumlusu oymuş gibi.Sonra tam bu şoku yaşadığınız sırada bir gün bir yerde uzun yıllar görmediğin bir tanıdığınıza rastlarsınız, yanında bir delikanlı vardır.Oğlum dediğinde donup kalırsınız, çünkü sizin hatırladığınız oğlu kısa pantolonlu sümüklü ufacık bir çocuktur.Karşınızdaki ise yakışıklı bir delikanlıdır.
Bir yandan o tanıdığınızla sohbet ederken bir yandan da kendi kendinize düşünürsün, bu delikanlı o kısa pantolonlu çocuksa ben kimim onu bu kadar değiştiren yıllar acaba beni ne hale getirdi.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla