Sen!
Damarlarıma sıkışıp kalmış inadım kadar mor
Günahlarımın zevalsiz bir elçisi
Kıyıya vurmuş yaralarımı yalayan dalgalardaki tuz
Ve şimdiye kadar sevdiğim en büyük yalansın...!
Ben!
Kapısına sıradan bir ecelin gelip dayandığı
Veresiye sevişlerin ağır ezikliğini
Öksüz duygularına pay etmeye çalışırken
Ölüme direnen zavallı bir anneyim...!
Aşk!
Mantık tedirginliğinde yalana saplanıp kalmış
Virgül kıvraklığında kaçışa hazır
Esmer güne mecbur, sarışın geceye gebe
Ve kasık sancısı kadar çabuk geçen bir acı...!
Ayrılık!
İntihar süsü verilmiş cinayetten geriye kalan bir leş
Geri gittiğinde ölümün / ileri gittiğinde ise yalnızlığın kokusudur genzini yakan
İşgalden payına düşen topraklara yeniden ekersin umut
Ve büyür, bir sonraki işgale kadar...!
Yalnızlık!
Her şeyin bittiğini düşündüren bir başlangıç
Hayatın içinde ama, gerçek anlamların dışında yetişir
Garip bir kovalamaca
Belki de bir kısır döngü / umut uçurumunun kıyısında...!
Ölüm!
Kusursuz bir son.
Kayıt Tarihi : 21.6.2005 21:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Kusursuz bir son.
Evet çoğunlukla...!!!
Kutlarım
TÜM YORUMLAR (1)