Hayat kayıplardan ibarettir. Kazandığını sandığı anlarda bile aslında kaybetmeye devam eder insan. Çünkü zaman, belli bir istikrar içinde Cenab-ı Hakk'ın kendisine tayin ettiği rotada sür git ilerlemekte ve bu ilerleyiş her an insanın aleyhine gerçekleşmektedir.
Evet, hayat karşısında kaybetmek mukadder… Bundan kaçış yok. Buna rağmen kişi yaratılışının gereği olarak yaşadığı zaman dilimi içinde yine de kendisine düşeni yapmak gibi bir zorunlulukla karşı karşıyadır.
Hayat karşısında kaybetmek demek, insanın kendi nefsi karşısında da kaybetmesi demektir bir bakıma. Nefsin kişi karşısında elde ettiği galibiyet, ona bir tür tatmin duygusu yaşatır ki bu da nefs için hayatın karşısında kayıpların telâfi edilmesi anlamını taşır.
Bu tatmin duygusudur asıl, hayat karşısında sürekli kaybediyor olmasına rağmen insanı ayakta tutan ve beyhude mücadelesini sürdürmesine yardım eden. Ta ki “ARTIK BİTTİ” denilecek o son noktaya kadar…
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden