Hayat, mayat diyorlar
Benim gözüm mayat'ta.
Hayatin eksiği var:
Hayat eksik hayatta.
Takınsam, kanat, manat;
Kuş, muş olsam seğirtsem.
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Hani Galileo engizisyon mahkemelerinde dünyanın güneşin etrafında döndüğüne dair yazdıkları ile ilgili yargılanırken, kendi inançları içerisinde boğulmuş kilise yargıçlarına şöyle diyordu; siz ne derseniz deyin Dünya dönmeye devam edecektir... Nitekim hala dönüyor da. Yani mevzu bahis yargıçlar üstünde yaşadıkları yeryüzünü kendi hayali değerlerine göre yargılarken çok basit gerçekleri, gözlerinin önünde olmasına rağmen görmekten aciz kalıyorlardı.
Diyeceğim o ki bir insanı yargılamadan önce onun ayakkabılarını giyeceksin, onun yollarında yürüyeceksin ve onun yaşadığı hayatı yaşayacaksın... Yoksa yapılan seviyesiz yorumlar koca bir davula tokmakla vurup gürültü yapmaktan ibaret olacak.
İslamiyet, kişilerde soya sopa bakmaz, onların takvasına, salahat ve diyanetine ve de istikametine bakar Beyim. Eğer her soyu şerefli olanların kendileri de aynı vasıflara sahip olacak olsa idi, ( Adem Nebi ve Nuh Nebinin oğulları gibi) Onca peygamber çocuğu Allah'a ve onun peygamberine asi olmaz ve cehennemlik olmazlardı.
Her bilge kişiye de fazıl denmez. Çünkü ilimler üç türlüdür ki bunlardan birisine maslahatlı ve ıslahatlı ilimler denir; bunlar dini ilimlerdir.
İkincisine fenni/müsbet ilimler denir ki, bunlar da insanlık için faydalı ilimlerdir.
Üçüncüsü ise: Zararlı bilgiler ihtiva eden muzahrafat ilimlerdendir ki bunlar, dine, akla, insaniyete asla fayda vermeyen kategoriye girerler. Bir kişi bu kısma giren ilimde alleme-i cihan bile olsa, Hakkın ve Hakperestlerin nazarında bir hiç hükmündedir ve o kişiye asla Fazıl demezler.
Biz, kişilerin halkların ne kadarını etkilediklerine değil, onların ne kadar Hakpereset ve Hakikatbin olduklarına ve halklara neleri takdim ettiklerine bakarız Salih bey. Eğer kişilere sizin kıstasınızla değer verseydik, bu sıralamanın en başına , Komünist ülkelerin diktatör liderlerini ve Hristiyanlık aleminin ruhani lideri olan Papayı koyardık.
Siz bu konuda başkalarını eleştirmeye kalkmadan önce istimal ettiğiniz mihenklerinizi bir daha gözden geçirseniz iyi olur. Yoksa o bahsini ettiğiniz İspanyol ahmağına kendiniz benzemiş olursunuz!
Soylu, düşünen bir insan olursanız; Necip olursunuz.
Bilge, öğrenen kendini aşan biri olursanız; Fazıl olursunuz...
Burada kuytuda köşede yakın bir döneme damgasını vurmuş, geniş bir kitlenin fikir dünyasını etkilemiş büyük bir şairi eleştireyim derken Donkişot'un katır sırtındaki durumuna düşmeyin...
Biz, kişilerin halkların ne kadarını etkilediklerine değil, onların ne kadar Hakpereset ve Hakikatbin olduklarına ve halklara neleri takdim ettiklerine bakarız Salih bey. Eğer kişilere sizin kıstasınızla değer verseydik, bu sıralamanın en başına , Komünist ülkelerin diktatör liderlerini ve Hristiyanlık aleminin ruhani lideri olan Papayı koyardık.
Siz bu konuda başkalarını eleştirmeye kalkmadan önce istimal ettiğiniz mihenklerinizi bir daha gözden geçirseniz iyi olur. Yoksa o bahsini ettiğiniz İspanyol ahmağına kendiniz benzemiş olursunuz!
İslamiyet, kişilerde soya sopa bakmaz, onların takvasına, salahat ve diyanetine ve de istikametine bakar Beyim. Eğer her soyu şerefli olanların kendileri de aynı vasıflara sahip olacak olsa idi, ( Adem Nebi ve Nuh Nebinin oğulları gibi) Onca peygamber çocuğu Allah'a ve onun peygamberine asi olmaz ve cehennemlik olmazlardı.
Her bilge kişiye de fazıl denmez. Çünkü ilimler üç türlüdür ki bunlardan birisine maslahatlı ve ıslahatlı ilimler denir; bunlar dini ilimlerdir.
İkincisine fenni/müsbet ilimler denir ki, bunlar da insanlık için faydalı ilimlerdir.
Üçüncüsü ise: Zararlı bilgiler ihtiva eden muzahrafat ilimlerdendir ki bunlar, dine, akla, insaniyete asla fayda vermeyen kategoriye girerler. Bir kişi bu kısma giren ilimde alleme-i cihan bile olsa, Hakkın ve Hakperestlerin nazarında bir hiç hükmündedir ve o kişiye asla Fazıl demezler.
Hani Galileo engizisyon mahkemelerinde dünyanın güneşin etrafında döndüğüne dair yazdıkları ile ilgili yargılanırken, kendi inançları içerisinde boğulmuş kilise yargıçlarına şöyle diyordu; siz ne derseniz deyin Dünya dönmeye devam edecektir... Nitekim hala dönüyor da. Yani mevzu bahis yargıçlar üstünde yaşadıkları yeryüzünü kendi hayali değerlerine göre yargılarken çok basit gerçekleri, gözlerinin önünde olmasına rağmen görmekten aciz kalıyorlardı.
Diyeceğim o ki bir insanı yargılamadan önce onun ayakkabılarını giyeceksin, onun yollarında yürüyeceksin ve onun yaşadığı hayatı yaşayacaksın... Yoksa yapılan seviyesiz yorumlar koca bir davula tokmakla vurup gürültü yapmaktan ibaret olacak.
TDK' nin açıklamasına göre "Matan" kelimesi 1. Sütten çıkarılan yağ, 2. Ayran, 3. Ayran yapmak için tahtadan yapılmış kaşık, 4. Kadının dişilik/cinsellik organı.
Bu kelime ayrıca Latince'de Mattan olarak geçerken İbranice'de (Yahudi dilinde) çok kulanılan bir erkek ismidir.
Bir şairin, bilhassa da Necip Fazıl gibi meşhur bir edebiyatçı ve şairin kullandığı kelimelere çok dikkat etmesi ve her birisini özenle seçmesi gerekir. Yoksa, sonra ortaya çıkacak olan Molla Kasımlar ve Molla Hasımlar kendisini eleştiri yağmuruna tutarak yerden yere vururlar.
Allah, taksiratlarını affetsin.
Düşünüyorum
Necip miyim Fazıl mıyım?
Kaldırımlarda çakılmış
Çilelerde sarsılmış
Çorak benliklerden farksız mıyım?
Fark ediyorum
Mezar taşın boş
Onca zaman sığdı da kanadına
Bir cümlen bu mabede sığmadı mı?
Şimdi ölün;
Uçsuz bucaksız mahşerde
Dirin;
Kıtalara yazılmış satırlarında mı?
Ergenler bile böyle gayri ahlaki deyimler kullanmaz. Eğer ki, bir Beşer
böyle ar-edep dışı deyimlerle Şiir yazıyorsa, ben ona Şair diyemem.
Ayyaş desem, ayyaşlığında bir raconu vardır...
Yukarıda ki deyimlerin tamamı şuursuzca yazılmış bir ucubeden başka
bir şey değildir.
Son dize de ne demiş? **Vatan'a inat, Matan'a doğru gitsem**
MATAN'ın kelime anlamını ben burada yazmaya hicap duyarım???
.
En iyisi ben okurlara Necip Fazıl'ı bir Şiirle anlatayım:
*****NECİP FAZIL*****
Anlatayım Size Necip Fazıl-ı
Her zaman araf'ta kaldı da gitti,
Fıtratı-kaderi tersten yazılı
Hazanı gelmeden soldu da gitti.
.
Batılı Bilimden üstün tutmuştu
Haşhaşi sulbüne selam durmuştu
İnkârı ezelden, meşru kılmıştı
Hilafet aşkıyla, yandı da gitti.
.
Menderese, ilah diye tapardı
Abdestsiz her yöne secde yapardı
Hak-hakikat bilmez, yoldan sapardı
Fetret Davulunu, çaldı da gitti.
.
On iki Eylül'de huyu değişti
Kervanı dağıldı, soyu değişti
Din-iman mezhebi yolu değişti
Rantiye Atına, bindide gitti.
.
Bayılırdı Kenan Evren sesine
Kapıldı Dünya'nın mal-mülk hırsına
İklimi bozuldu, döndü tersine
Ecel yeli vurdu, Tozdu da gitti.
.
Çakıroğlu Destan yazdı boşuna
Gerçekler yobazın, gitmez hoşuna
Ecel Kuşu kondu, kirli döşüne
Sonunda kıbleye, döndü de gitti...
-----OZAN ÇAKIROĞLU------
Biz Ozanların Kalemi biraz keskindir
O yüzden cahil-cühela, bize küskündür....VESSELAM.
.
Hayat diyorlar dese, neye hayat diyorlar diye sorulur. Hayat mayat diyorlar diyerek hayatın mayat, mayatın ise hayat olduğuna çıkar. Bu gibi ikilemeler bence şiirde bir gölge oyunudur. Şimdi gölgemizi adam yerine koyup anlam yükleyemeyiz ama bizim gölgemiz. Bir anlamın zihin karşısında zekasıdır. Zeka zihnin gölgesidir. Bir nevi. Şiir akıl mantık anlamdan çok hayal gücü gerektirir. Nice hikayelerin mayasıdır.
Güzel bir ironi yapmış.
Necip Fazıl beyin kullandığı bazı kelimelerin manalarını araştırıp gördüm ki, kimisi Endonezya dilinde, kimisi, İbranice' de kimisi de Azeri dilinde istimal ediliyor. Bunlardan ilk kullanılan mayat kelimesinin mısraın başındaki hayat kelimesi ile alakası olmasına rağmen, ikinci kıt'a'da geçen manat kelimesinin o mısraın ilk kelimesiyle hiç bir alakası yoktur. Matan kelimesi ise hem şiirle çok alakasız hem de ayıp bir manaya çıkıyor.
Tahminimce bu şiir de Necip Fazıl'ın cahiliyet dönemim dediği gençlik yıllarında yazılmış bir şiiridir. Çünkü meşhur bir edebiyatçı ve şair olan merhumun böyle bir şiire imza atması başka türlü izah edilemez.
Bu şiir ile ilgili 17 tane yorum bulunmakta