Hayat Kırık Tınılı Bir Nakarat

Selahattin Yetgin
1613

ŞİİR


34

TAKİPÇİ

Hayat Kırık Tınılı Bir Nakarat

Gülücüklerle bezeli bir albümün öyküsünü sarı tonlarında saklar hayat. Her sayfada çoğul bir gülüşle ilerler, bir nefeslik şölen gibi kâh ağlar, kâh güleriz…
Her insanın bir gönül albümü vardır.
Her insanın gülümsediği bir objektif, eşlik ettiği bir topluluk, sevdikleriyle, belki de sevmedikleriyle birlikte poz verdiği resimleri vardır.
Kocaman bir devrandır hayat. Kimimizi değirmen misali henüz kemale ermeden öğütür, kimimizi de kocaman kollarının içerisinde tutarak kâh güldürür, kâh süründürür.
Derinde, çok derinlerde, kimimizin ara ara indiği, kimimizin de hiç bilmediği o ihtişamlı derinliklerde neler gizlidir oysa. Bir ölüm anında misafiri olduğumuz mezarlıklarda, son görevimizi yerine getirmek için tutunduğumuz bir tabutun kollarında, kim bilir belki de bir hasta yatağının başucunda kendimizi sorguladığımız anlar vardır.
İşte öylesi anlardır kendimizle yüzleştiğimiz anlar. Böylesi anlarda avuçlarımızı yüzümüze kapatıp düşündüğümüz o kısacık saniyelerde hayatımız bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden gelip geçer. Önce çocukluğumuz, yani ulaşabildiğimiz en uç hatıralar silsilesi alıp bizi çeker kendi derinliğine.
Sonrası gençlik yıllarımız, ergenliğe ilk geçiş serüvenimiz, hayatın içerisindeki gelgitlerimiz, fırtınalı, güneşli, yağmurlu ve hepsi birbirinden duçar, birbirinden asil mevsim geçişlerimiz.
Yaşadığımız sürelerde yaşamaya, mutluluğa poz verdiğimiz o efsunlu günler hızla eriyen bir kapsüle dönüştükçe garip bir hazzın hüzzam burukluğu dolar yüreğimize. Kırılırız, içleniriz, birilerine darılır, birilerine güceniriz. Hayat kendi fısıltısıyla bir rüzgârdır oysa. Kırık parçalarımızı alıp çok uzaklara götürmeyen, hep bir başımıza kaldığımız anlarda bizim gönlümüze üfleyen bir düş armonisidir.
Bu bildik geçitte kader yazgılarımıza da omuz veririz vakti geldikçe. Kaybolan günler, zihnimizi, usumuzu zorladıkça bize konukluk eden anılar. Her karesinde farklı gülücükler, farklı yüzler, kimi çekip giden, kimi hasta yatağında çekip gideceği vakti bekleyen yaşam yolcuları ve onları uğurlamaya mecbur insani yüzümüz.
Yaşam tuşlarında kendi öykümüzü yazmaya başlarız bir vakitten sonra. Hepimiz şair olur, her birimiz farklı yorumlarla, ifadelerle adeta ruhani bir derviş oluveririz. Yaşamdan kopardığımız baklalar, lokmalar ile olgun bir insanızdır artık. Onlardan çıkardığımız anlamları paylaşmaya başlar, o derin ırmaklarda rotasız bir dal parçası oluveririz.
O yalpayla ilerlediğimiz ırmaklar bizi nereye götürecektir, hiç bilmeyiz oysa! . Rüzgâr ne yana savurur ise, sular hangi yöne taşır ise biz onun esiri oluveririz. Gönlümüzdeki o duçar mevsimlere konukluğumuz bitmiştir. Yaşamla restleşmelerimiz sona ermiş, hayat bizi son kez sobeleyip kendine ebe etmiştir.
İşte böylesi bir andı bu sözcüklere anlam yükleyişim. Çocukluğumuzdan itibaren mahallemizin çınarlarından biri olarak gördüğüm, yaşam selamını bizlerden asla esirgemeyen heybetli bir adamı son yolculuğuna uğurlamadan önceki karalamalarım.
O yaşam pozlarından ayrı düşüverdi bir öğle sonu. Birlikte olduğu resimlerden bir parça, belki de çok sevdiği oğlu tutuklanınca, demir parmaklıklar arkasına atılınca bunu gururuna yediremedi ve bir öğle sonrası tatlı canına kıyıverdi.
Haberi aldığımızda yaşamın garip gelgitlerine ne çok esir olduğumuzun farkına vardım. Ahmet komşumuz, yüce bir yolculuğa çıkmadan önce belki de tüm sevdikleriyle, hatta sevmedikleriyle vedalaşırcasına defalarca gelip geçti mahallemizden. O anlarda şöyle düşündüm, ‘komşumuz bugün çok sıkıntılı, sanki birilerine son kez içini dökmek ister gibi bir hali var, başı yerden kalkmıyor diyerek’ yorumlamış, hemen bir saat sonrasında kendi canına kıydığının haberini alıvermiştim.
Yukarıdaki söylencem de onun ardından değil, aksine yaşama başladığı en uç noktadan süregelen bir yolculuktu sizlerle birlikte yaptığımız. Ruhu şad olsun, arkasında kalanlara Allah sabırlarını ihsan etsin diyorum ve sizleri yaşamın kırık aynalarına vakit buldukça derin derin bakmaya davet ediyorum.
Sevgiyle…

Selahattin Yetgin
Kayıt Tarihi : 28.4.2017 12:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Selahattin Yetgin