Saçların aklarla dolduğu zaman
Geriye hasretle bir bakar mısın?
Yıllar mazimizi yolduğu zaman
Göğsüne menekşe, gül takar mısın?
Pembe kıyılardan geçse bir sandal,
İşitsem sesini şen fıskiyenin;
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Devamını Oku
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Kendi öyküsünde kırıntı olamayan ve kendisini ve hayallerini hep başkaları yaşayan nice Adem çocuğu var yeryüzünde..
Kafiye gizlemese de rezilliğimizi ve rüsvalığımızı iyidir yine de..
''Kullanıcı hesabınız PASİF olarak işaretlenmiştir. Bu nedenle giriş yapamıyorsunuz.
Üyelik hesabınızın niçin pasiflendiğini öğrenmek için İLETİŞİM linkine tıklayarak Antoloji Üye Servisi'ne başvurun..''
Bilal Bey site tasarımcınızı değiştirin bence.
Veya ücret karşılığı bu konuda yardımcı olabiliriz.
Onur Hocam;
siz kar topu gibi büyüte büyüte gidiyorsunuz mesajı ama
size cevaben yazılanlar üst üste iniyor..
sayıklama halini almasın sonra :)
O devrin havuz sefaları meşhur... Diğer şairlerde de var. Sudaki akisler falan… Faruk Nafiz Çamlıbel’de de var benzeri. Şükufe Nihal’de de simetrik şiirler… Gün batımları, kızıllıklar… Renkler…
Şiir, belli bir yere akmalı. Burada bazen kendisine bazen sevgiliye… Arada ikisine birden…
Zaman da ayarsız... Hele son kıtada, hemen hemen her zaman telinden çalmış.
Bahsettiğiniz dizeyi takma dişliler düzgün okuyamaz. Islık çıkar.
Uyak konusunda Selçuk Bey haklı... Aynı görevli olmayan eklerle de uyak yapılabilir. Mükemmeliyetçilik arandığında en güzel olan tercih edilir. Her zaman dediğim gibi elimizdeki malzemeye bakar, en iyisini yapmaya çalışırız. Çaresiz kalırsak, neden olmasın? Hem bazen anlam o kadar baskın gelir ki kafiyeyi feda bile edebiliriz.
Fıskiye...nin
Eli...nin olsaydı, uyak olmazdı.
Fıskiyenin...
Elin...
İN ler uyak... Birinde aitlik, birinde çekim eki var.
Herkes istediğini yapmakta özgür... Hangini beğeniyor, içine nasıl siniyorsa öyle yapar.
Tartışmaya gerek yok.
Nâlet mi lânet mi? Onu tartışabiliriz. Türk filmleri haricinde yok galiba. TDK almamış. :)
( Yuvaya Hoşgeldiniz!)
hocam haklısınız...
biri ek diğeri kökten kafiye yapılır da
burada iki ekle kafiye yapılmış
ama yine de hakkınız var
ekler farklı türde..
çok sık kullanılmayan bir kafiye türü değil mi ama
bilmem katılır mısınız?
hocam;
kafiye kökten çıkar diye hatırlıyorum ama...
ekin türü değil de doğrudan kökte olması gerekmiyor mu?
unutmuş da olabilirim :)
bir de;
'' işitsem sesini şen fıskiyenin '' mısrası yeni bir tekerleme olabilir...
''şemsi paşa pasajı' gibi...
zaten kafiye de yok o iki mısrada;
'' işitsem sesini şen fıskiyenin
Gözümde gözlerin, elimde elin...''
Koca çınar ; kundağa , baltalamaya gelmez
İnsanlığı kaybettik , yüzümüz aslâ gülmez
Neden , paslı yürekler ; kahrolarak , büzülmez ...?
Nâmerdin acıması , çifte standartlıdır ;
Madımağa üzülür , Başbağlar'a üzülmez...
Ben şiiri beğeniyle okudum.Yüreğinize sağlık.
şiiri çok kere okudum dikkatle
sonra yorumlara göz gezdirdim..
Sinyali Hocam' ın yazdıklarıyla paralel olacak benim yazacaklarım da..
hece şiiri..
form olarak da eskiyi çağrıştırıyor...
insanın gözüne gözüne batan duraklar...
yine Sinyali hocamın bir yorumunu hatırladım
'ritimle söylense, sazı çalanı yormaz'' demişti bir şiirden için
işte aynen öyle bu şiir de...
ama o kadar...
hayat algısında bariz bir basitlik var şairin..
bir de üçüncü mısrada bir tuhaflık var gibi
'' yıllar mazimizi yolduğu zaman'' ne demek?
geçen yıllar kendiliğinden mâzi olur ama şair galiba yıllar içinde geçmişin unutulmasını kastetmiş...
ikinci kıta bu unutmaya karşı hatırlatıcı sembollerle örülmüş nitekim..
neyse..
vesselam sıradan bir şiirdi...
mânâ boyutuyla ele almak yersiz olur...
ritmi ve uyandırdığı hisler bakımından değerlendirilir ki o da ''her halk şiiri kadar ritmikti'' der yorumu bitiririz...
Bu şiir ile ilgili 51 tane yorum bulunmakta