(Velhâsıl kelâm baştan sona hüzüne selâm )
Karayel, buz gibi eserken dağa
Sisteki nurları sezemedim ben
Adağımdan koptu tesbih tanesi
Gündeki sırları dizemedim ben
Bu bendeki hüznün derûnî sesi
Bozuk rüzgârların diyâr nefesi
Acıtır ruhumun sivri köşesi
Cefâlı yerleri ezemedim ben
Sürgüne mıhlanmış yolda gezerken
Kurşunlu tanyeri âhâ benzerken
Yankılanan sesler bağrım ezerken
Zemheri zârları çözemedim ben
Saadeti bulan fecr vakti amma
Zamanın zamana bir akti amma
Saatler,ödenmiş ter nakti amma
Yıllarca kârlara sızamadım ben
Bağrı taş harflerden hüner bekledim
Sinemde yüreğe yürek ekledim
Şakıyan dillere hınçlar yükledim
Dudaksız türleri büzemedim ben
Sanki cefâ bahçem dökmüş çiçeği
Akşam sefaları,ateş böceği
Yalnızlığa kurmuş ya geleceği
Yemyeşil kırları yazamadım ben
Bilmem ki nereye gider bu beden
Gözüm toprağını dört nala eden
Terli atlardaki nallarla, neden
Bendimden surları kazamadım ben
İğreti isimler gelir sözlere
Balçığı yapışmış âmâ gözlere
Baka baka bıktım,köhne özlere
Gördü, aşk pirleri, kızamadım ben
Su oldum, yaş oldum, şu saf çenemle
Sora sora, boyum, bosum ,enimle
Yollarda yürüyen yok mu benimle
Emektar terleri süzemedim ben
Halbuki ne idi insanlık hâlim ?
Sustuğumu bildim,durdum sağ salim
Gâh susmadım, dedim, buydu ahvâlim
Attığım turları çizemedim ben
Hayat, beni çizsin bir köşesine
Mührü vursun artık hâl kaşesine
Gülnihâl'i katsın pür neşesine
Coşkun diyârları gezemedim ben
... Turna katarını düzemedim ben
Kayıt Tarihi : 16.12.2017 00:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!