Veresiye defteri gibidir 'hayat' dediğimiz.
Kimi zaman tespih taneleri gibi üst üste
dizilen boyumuzu aşan borç,
kimi zaman da ileri vadeli alacaktır.
Ağır yüklerde bana mısın demeyen
yelkenli salapurya,
serdümensiz, pusulasız yabansı
gemidir.
Her şeye rağmen korkuları, hüzünleri,
sevinç ve coşkuları taşır usanmadan.
Yün çilesi gibi birbirine dolaşan,
çözmeye yeltendikçe daha da karışan
zor ve zahmetli telâştır.
Kaç yıl yaşarsak yaşayalım yarım kalacak
rüyadır.
İlmek ilmek dokunmakta olsa da
asla tamamlanmayacak desendir.
Bazen de ayaklarımızın altından kayıp giden
nadide bir halıdır.
Çetin cevizdir.
İçi boş ya da çürük olsa ne gam?
Sonu kocaman bir 'hiç' olsa da
tüm yılgınlıkları unutarak hep bir
hevesle kırarız kabuğunu.
Gözü yaşlı bir lodos, poyraz ya da imbattır.
Bazen yakıp kavurur,
bazen toz duman edip savurur.
Bazen de karaya vuran tatlı esintidir,
başımızda esen kavak yelleri
misali.
Haksızlık etmeyelim.
Bazen gülüşlerimiz, mutluluklarımız
da olur.
Tadı damağımızda kalan horoz şekeri,
göğe kurulmuş salıncak,
kâğıttan gemi, uçurtmalar,
masallar, körebe, saklambaç
falan filân.
Bir anlık çocukluk mudur yoksa o hayat
dediğimiz?
Ya da hayat mı çocuk kaldı kayıp
ruhlarımızda?
Yarısı kabuğunda kalan yumurta gibi,
kimi ne kadar doyurduysa.
Zeki Doğan
Kayıt Tarihi : 3.8.2025 22:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!