Hayat!
Seni meğer ne az tanımışım…
Tanımışım mı dedim?
Ah! Yani tanıyamamışım…
En olmadık anlarda
Kendi ‘cömertliğini’ çekinmeden
Göstermeye hazırmışsın meğer…
Eskiler sana lanet okurken,
Ben seni anlamaya çalıştım.
Ne büyük yanlış yapmışım meğer…
Senin oyuncakların güzeldi,
Ben de senin bir oyuncağındım…
Ama sen bir türlü beni oyuncaklarınla oynatmadın…
Evet, oynatmadın ama en sonunda
Onlar benimle oynadılar!
Yanlış yaptığını anlatmaya çalıştıkça,
Ben yanlış yaptım…
Ağzımı konuşurken mühürledin.
Bu mühür her mühür gibi değildi,
Açılması imkânsız, konuşulması zor!
Ama elden ne gelir? Ben de senin..
Sonunda satılık bir oyuncağındım.
Evet, bir oyuncak gibi oynadın bizle…
Bir çocuk gibi, ezalarımızı çıkarıp taktın,
Ama taktığında yerine bir türlü oturmadı
En çok da o, yani kalbim…
Ne zaman heyecanlansam damarlarımdan
Kanlar sızmaya başladı.
Evet, artık çatlaklar o kadar ok arttı ki,
İyi şeyleri bile içinde tutamıyor…
Sanki kastenmiş gibi, iyi şeyleri de hiç tutamıyor.
Ne zaman rahatladım diyorum…
Kalbim beni uyarıyor!
‘’sakın! Senin kalbin delik ve sen bir
OYUNCAKSIN’’ diyor.
İşte benim çatlaklarımdan biri hayat..
Hmm, unutmuşum biz bir oyuncağız.
Yani sana göre bizim kalbimiz yok.
Evet, belki de haklısın,
Büyük çocuk ‘’HAYAT’’!
Nergiz GaribliKayıt Tarihi : 10.1.2013 21:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)