HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 12 - Bölüm
Saygıdeğer gönül dostlarım. Nereye gidersem gideyim mutlaka küçükte olsa bir hediye alıp davet edilen merciye sunmak isterim. Çünkü Peygamber efendimizin hadisinde hediyeleşmenin sevgi bağını güçlendireceğini yazıyor. İnsanoğlunun hayatta birbirinden beklediği saygı, sevgi, hoşgörü olduğuna göre neden ihmal edelim ki! . Bende böyle düşünerek hazırlık yaptım.
Isparta'mızın sembolü olan halı, gül mamulleri en başta geliyordu. Kıbrıs'a gidecek arkadaşlarla birlikte o dönemin Isparta valisi sayın: Halil İbrahim Daşöz'ü ziyaret ettik ve dernek adına basın açıklaması yaptım. Valimizinde KKTC 1. Cumhurbaşkanı sayın: Rauf Denktaşa halıya işlenmiş Atatürk resmi hediyesi oldu. Bizim aracılığımızla selamla birlikte iletilmesini istedi.
Isparta dan otobüsle Taş ucu limanına kadar vardık. Vapura biletlerimizi aldığımız halde binene kadar bazı sıkıntılar yaşadık. Feribot seferi iki saat durmuş oldu. Sorun da şuydu: Oğlum Kıbrıs ta asker olduğu halde oğlunu Kıbrıs'a onun izni olmadan götürmek yasakmış. Annesi, Dedesi, Babaannesi yanında olsa bile yetersiz kalıyormuş. Davetli olduğumuzu dedik anlamadılar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta