Ne zamandır huzuru paranoyak duygularda arıyor,olmayanı düşlerimde yaşamaya devam ediyordum. Derken montumun cebinde ikiye katlanmış bir kağıda rastladım. Rengi beyazdan sarıya kaçmıştı. Demek ki uzun süredir oradaydı. Ve ben bundan o ana kadar bihaberdim. Yıllardır benden saklanmayı başaran,bu üstün meziyetli kağıdı açıp,içindeki notu okuduğumda ise,bir gerçekle daha yüzleşmenin eşiğine gelmiştim.
Şöyle yazıyordu o notta;
“Sabah akşam aklının ucunda oturup seni bekliyorum”
O’nu unuttuğumu sanırken,yıllardır adının anılmasını bile dudaklarıma yasaklamışken,ve tüm bunların sonucunda O’nsuz yaşayabilmeyi başardım sanırken, okuduğum o notla,gerçekler okkalı bir tokat gibi çarpmıştı yüzüme.
Ben O’nu unutamamıştım. Evet gittiğinden beri,dudaklarımdan hiç dökülmemişti ismi. Ama o varken de,ben tek bir gün bile ona ismiyle hitap etmemiştim ki zaten.
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız