(bu manzumenin ilhamını aldığım babam
sayın Osman Erkol’a teşekkürlerimi sunarım.)
Merhaba hayalimdeki dostum
Dost diyorum sana şimdi
yıllar önce sevgiliyken seninle
Nereden nereye geldik
Nerelere geldik farkında mısın
Bir veda niteliğinde olmuştu
son buluşmamız
Afallamıştım.
Ağlatmıştı hani beni konuşmamız
O mütevazı şehrin
bir doğa harikası çay bahçesinde
Çayımızı yudumlarken
yıkılmıştım bu haberle
Ondan sonra günlerce hasretle yanacaktı
Belki hiç durmayacak hıçkırıkla
ağlayacaktım
Ama en kötü
Gerçekti, ayrılacaktık
Çayımı yudumlarken demiştin bu acı haberi
Gözlerime bakamıyordun
Belki de utanıyordun
Sen anlatmakta güçlük çektinse de
Anlamak o kadar da zor değildi
Yolun sonuna geldik diyordun
Aman Allah’ım
Sen evleniyordun
Artık ellerini başkaları tutacaktı
Benim kıyamadığım gözlerine
Başkaları bakacaktı
Ve kalkarken
Özür dilemiştin hani, gerek yoktu ki
Senin mutluluğundan başkasını
istemezdim ki
Sevmesini bildiğim gibi
Vuslatı yüreğime gömmeyi bilmeliydim
Ayrıldık...
Ve sen evlenmiştin
Konya’ya taşındın
Kopmuştum tamamen, sen ellerindin
Alışmalıydım sensizliğe artık
Belki unutamayacaktım ama alışmalıydım
Zaman alışmayı öğretiyordu
ama unutmayı asla
Karmakarışık duygularla hala yaşıyordum
Galiba artık bu hale alışıyordum
Yıllar geçti aradan koskoca yıllar
Bir film gibi kafamda canlandı hatıralar
Bir müddet resminle avundum
Hani şu bana vermek için çektirdiğin
Mavi bluzlu resim
Hani çok seviyordun o mavi bluzu
Yoksa sevdiğin insanın değiştiği gibi
Zevklerinde mi değişti
Ah mavi bluz
Kolları çizgili yakası düğmeli
Kırmızı çizgili mavi desenli
Bilirsin.
Ben geceleri, ben yalnızların şairiyim
Şimdi ise her gece mavi bluzlu resminle avunuyorum
Bluzuna takım olan mavi gözlerine
bakıyordum
İstemiyordum ama kendiliğinden ağlıyordum
Ama bir gün
Evet bir gün nasıl olduysa oldu
Resmini kaybettim
Kaybettim sanki dünyam yıkıldı
Çay bahçesinde yaşadığım acıyı tekrar yaşadım
Artık kendimi avutacak
Resmin bile yoktu
Ama hayalin vardı hep
Bundan sonraki günlerim
Hayaline sarılmakla geçecekti
Kısa bir zaman önce Ankara’ya gitmek gerekti
Ve ben…
Senin bulunduğun şehrin havasını teneffüs edebilmek
için
Konya yolunu tercih ettim
Bir şey değişmeyecekti ama
Ah! diyordum, bir mucize olsa
Terminalde birden karşıma çıksa
Ama ne olacaktı ki
Ne sen eskisi gibi benim olacaktın
Ne de şu mutsuz yüreğime esenlik
salacaktın
Otobüse ne hayallerle binmiştim
Bir bilsen…
Geçmiş gözümün önünde
Siyah beyaz bir aşk filmi gibi geçiyordu
Gözlerimi kapamış
Kimi zaman beni sevinçten göklere çıkaran
Kimi zaman hıçkıra hıçkıra ağlatan
Bu filmi izliyordum
Yanımda oturan orta yaşlı adam
Bu tuhaf halimden etkilenmiş olacak
Ben senden, o benden gözlerini alamıyordu
Evet…
Yaslandım otobüsün garip koltuğuna
Başladım geçmişe hayallere dalmaya
Yıl mutluluk yılı dur burda hafızam
Vefa yılı sevgi yılı başka bir şey tanımam
Bir kır gezintisindeydik
El eleydik
Ne kadar da mutluyduk
Çimlerde yuvarlanıyorduk
Bazen oturup konuşuyorduk
Kim derdi ki bir gün gelecekte ayrılacaktık
Kim derdi ki bu mutluluk uzun sürmeyecekti
Bilemezdik ki, bilemezdik
Yemin ediyorduk ancak
Ayrılığımız;
Azrailin elinden olacaktı.
Olmadı be dostum
Ayrılığımız ellerin elinden oldu.
Gözlerimi açtığımda otobüsün yavaşladığını fark ettim
Ve… durdu.
Konuşan muavindi.
Sayın yolcularımız yarım saat yemek ve ihtiyaç molası
verilmiştir
Vakit gece yarısıydı
Kafeye oturup çay söyledim
Sanki karşımda oturuyordun
Maviş gözlerinle gözlerime bakıyor
Bir mutluluk tablosu sergiliyorduk
Ben bu hayallerle çayımı yudumlarken
Birden irkildim
Şimdide yine karşımda oturuyor
Bu seferde son dakikamızı yaşıyorduk
Ben evleniyorum diyecek beni kahredecektin
Ve yazanını bile bilmediğim
Şu iki satır dilime dolanıverecekti
Ben böyle kadere darılmaz mıyım
Dost diye kadehe sarılmaz mıyım
Üçüncü duble çayımı da yudumlarken
Mola süresinin dolduğu duyuruldu
Ve yerimi aldım
Yine hayallere dalmaya başladım
Şimdide gözlerimi alamıyordum
Beraber gittiğimiz Akdeniz sahillerinden
Bir haftalık tatil ne çabuk bitmişti
değil mi
Bu seferde sevdamızı Akdeniz sahillerine anlatacaktık
Şahidimiz olsun diye.
Ama ne denizler şahitlik yaptı
Ne de sevdamızı anlattı
Öyle bir dalmışım ki
Muavinin yanıma geldiğini fark etmedim
Servis için gelmiş ne içersiniz diyordu.
Ah! çayı ne de severdim. Yine hemen söyleyiverdim bir
bardak çay…
Sanki sevgimizde bulamadığımız vefayı
Bu demli yudumlarda buluyordum.
Belki de bunun içindi yazdığım şu satırlar;
Ey çay tek vefalı sensin
Hayatın vazgeçilmezisin
Her zaman sen yanımdasın
Derdimin tesellisisin
Seninle rahatlıyorum
Gülmüyor hep ağlıyorum
Sensiz olmaz biliyorum
Sigaramın kardeşisin
Sensin bana çay arkadaş
İçiyorum yavaş yavaş
Bazen bir dost bazen kardeş
Gözlerimin neşesisin
Demli demli güzel gider
Duble olsun az da şeker
Aşık bunu böyle sever
Gönlümün sevdiğisin
Yavaş yavaş yudumlarsın
Ne doyar ne de kanarsın
Olmadı mı da yanarsın
Sen çay tek bildiğimsin
Aşığım çaysız yapamam
Ondan asla ayrılamam
Üç beş içmeden duramam
Ey çay Sen tiryakimsin
Camdan dışarıya bakınca mavi levha
Konya’ya 55 km kaldığını gösteriyordu.
Heyecanım daha da arttı
Demek ki otuz-kırk dakika sonra
Senin bulunduğun şehre girecek
Senin teneffüs ettiğin havayı teneffüs edecektim
Artık gözlerimi yollardan alamıyordum
Heyecandan hayallere de dalamıyordum
Biraz sonra otobüs durdu
Herkes dışarıya bakıyordu
Uzun bir kuyruğun önünde kaza vardı
Anlaşıldı bir yarım saat daha
bekleyecektik
Ve bekledik
Bekledik ama bu bekleyiş ne kadar da uzun
gelmişti bana
Yolcular dışarıya çıkmış olup biteni izliyorlardı
Ki trafik açıldı, yola devam ettik
Gözlerim yollardaydı hala
Tesadüfe bakar mısın
Otobüsün radyosunda bir şarkıcının
“Yollar biter mi, hasret diner mi”
Şarkısı çalıyordu
Yollar biter miydi
Muhakkak bitecekti yollar
Ama hasretim dinmeyecekti
Gözlerim yine levhalarda
Aman Allah’ım Konya’ya giriyorduk
Otobüs yavaşlarken beni anlatılmaz bir
Heyecan sarmıştı bile
Kendimi toparlayıp yavaş adımlarla
Otobüsten indim
Güneş soğuk geceyi çoktan ısıtmıştı
Bu şehrin topraklarına ayak bastığımda
Bu sefer ürkektim
Kafamı kaldırıp etrafa bakmaya cesaret edemiyordum
Sessiz adımlarla kafeteryaya oturdum
Kendimi tutamadım ağlıyordum
Ne hayallerle gelmiştim neler gördüm
Sonucunun böyle olacağını bildiğim halde
Niye böyle üzülüyordum
Otobüse binmek istemedim ilk önce
Ama binmeliydim
Geldiğim gibi gitmeliydim
Çünkü bir söz biliyordum ben
“Yürekten sevmesini‘’
bildiğim gibi
vuslatı yüreğime gömmesini de bilirim
artık hep hayallerimde kalmalıydın
Ben, ağlayarak geldiğim Konya’yı
Yine ağlayarak terk ediyordum
İşte böyle dostum
İşte böyle hayalimdeki dostum
Kayıt Tarihi : 14.11.2006 22:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!