ince sızıları çeker
tüyden bulutların gövdesi
iskeleti gözüken bir ağacın karınca ölüsü ağzına
yağmuru bekleyen toprağın sessiz çağrısı dilim
günleri devire devire yol alırken bahtımın
silik rüzgârına
vurgunum
kimsesizim
sabahtan akşama kadar yüz değiştiriyor güneş
gölgeli kaldırımların ayak izlerinde eskiyor insan eskizleri
sessizliğin yanı başında ketum örümcek ağları
yalnızlığın kilimini dokuyor
aydınlık ve karanlık
soğuk siyah sıcak beyaz
yer karolarında sinsi iğreti
gölgeler
eğer
hayatın bir kalbi olsaydı
işaretler miydi takvimleri yoklukla
insanı ağacı toprağı yaprağı bu kadar incitir miydi
gelenlerin sevincini gidenlerin üzüntüsünü yaşar mıydı
bizler gibi hatıraları yalnızlığın koynuna saklayıp
saklayıp ağlar mıydı
bizim gibi küser miydi aldanışlara
ve sevgiye
aklımın boş oyuklarında deli deli
cevapsız sorular
zihnimde binlerce kör labirent
zindanlarında taşlı çakıllı dikenli zor yollar
yolların çıkmazında
dipsiz kuyular
dünya var oldukça
ve büyüdükçe durmadan gözümde
kayıp kıtaların peşinden süzülen ruhuma eşlik eden
korku dolu fısıltılar
endişeler
okyanusların dibinden yükselen kuşkulu öfkeli düşüncelerin
ah! yüzüme yüzüme yansıyan süregelen
paçoz ezikliği
rahatım yine de
toprağın ağırlığında suyun hafifliğinde
ruhumu yıkarken sırrı dökülen aynalar
ah ! bırakın beni
sonsuzca uyuyayım- yorgunum
ışık huzmeleri oynaşırken suyun kadife derinliğinde
su zambaklarının lila dudağından toprağın çukur gamzesinden
hiç usanmadan devamlı gülümsüyor olacak hayaletim sizlere
tüm insanlara
03042024
23:22
Kayıt Tarihi : 10.4.2024 01:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!