Ansızın çakıverirdi şimşekler hatırlarım..
Aydınlatıverirdi tüm ovayı ve dağları
Peşine takmış gök gürültüsünü sürüklüyor ardı sıra
Korkuyor ondan, kurtulamaz bir türlü
Bu yüzdendir bağırıp çağırması , gümbürdemesi
Doğunun ve batının tek hakimi sanır kendini
Devasa kolları ile tutuverir kıtaları
Aşıverir bir anda enginleri ve deryaları
Duydum..
Şimdi kaf dağına ulaşmış dalları , saçakları
Bana haberi ulaştı , yorulmuş biraz
Dinlenecekmiş kara bulutlar arasında
Zümrütü anka kuşu anlattı , bir bir
İşte.. böyle..
Başımı alır koyarmışım avuçlarımın arasına
Dirseklerimi de dayarmışım cam pervazına
Öylece hayallere dalarmışım pencere kıyısında
Dışarda ise yağmur var
Sağ elimde kral Arthur kılıcı
Ağzından alevler saçan ejderha karşımda
Sol elimle sıkıca asılmışım dizginlerine
Beyaz yeleli atımın adı Korkusuz
Yüksek şatoda bir esir var , dünyalara bedel
Beni bekler
O , Peri padişahının kızı
O , sarı saçlarında bukleleri olan
O , en ulaşılmaz olan güzel
Rüzgar , arasından geçtikçe savurur saçlarımı
Çılgıncasına koşturuyorum atımı yine dört nala
Gecenin en koyu karanlığına doğru
Ufukta zayıf bir ay ışığı , herkes bilir
Kara yağız cengaver derler , işte o benim
Zalimlere karşı vuruşan
Mazlumları koruyan
İşte.. böyle..
Başımı alır koyarmışım avuçlarımın arasına
Dirseklerimi de dayarmışım cam pervazına
Öylece hayallere dalarmışım pencere kıyısında
Bu defa dışarda kar var
Kayıt Tarihi : 14.12.2020 19:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)