Hayal Yüzlü Kız
hayal yüzlü kız
hangi tığ ördü yüzüne bu çelikten tülü
gör ki yeniden açtı alevlerini kül tohumu
bil ki gölgesi yok hıçkırığın
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
dualarım
kaldırın yanağımdan sürünen gözyaşlarımı
Çok çok güzel bir şiir
candan tebrikkkkkkk
Şiirlerde gerçek anlam vardı eskiden...
Sebep sonuç ilişkisi ve niçin,neden...
Her okuyucu , başka anlam , uyduruyor ;
Şimdi , her garabet yeniyor , üflemeden...
Yüreğinize sağlık kardeşim, yüreğinizden dökülmüş gelmiş, tebrik ederim, streslerini millete çatarak atanları kaale almayın, aeo selam ve dua ile..
sayın hakşahini rumuzlu...arkadaş.. sizi öncelikle edeb, terbiye ve uslubuna uygun eleştiryel saygıya davet ediyorum.ikincisi tartışmayi ve yorum yapmayi bilmiyorsan ve yapılan eleştirilere tahamül edemiyorsan...bu platformda faaliyet göstermemen lazım.üçüncüsü.... yaşını,işini,aşını ve haddini bil. bir kere hitap etme sanatını öğren..eğer biraz daha böyle hakaret edici tafra ve davranışlar içinde olursan..benim uslubum sana karşı dahada da çok sert olur onu bilesin..öyle bir sert olur ki..bırak bir anda süt yemiş kediye dönersin..her kesin çok değer verdiği bazı özelleri vardır..bizim de o rumuzu ismini kullan mışsak benim değer verdiğim çok kutsal saydığım özelimin adıdır..eğer bir daha öyle çirkefçe saldırı ve yorumlarda bulunursan...öyle zanetmeki bu sanal alemde istediğim gibi at oynatırım tafrasına kapılmayasın..sakın haa...kabızlık mabızlık nedir sana yedirirler..bu alemde çok fazla uçma...bu alem sanal alemdir ona göre...bundan sonra yorum yaparken nasıl hitap ederim diye kullanacağın söyleme dikkat et...
bir kez daha okumak güzeldi
kutladım kardeşimi...
selam ve saygıyla
susma
böylesi ustaca kim gülebilir paslı yüzle
'PASLI YÜZ' orjinal bir imge.... bu imgnin okuyucuya vermek istediği mana ise şudur:
bir demir düşünün paslanmış.. aklınıza ilk geln şey demiri suyun paslandırdığıdır. bir insan düşünün yıllarca acı çekmiş gülümsemeyi unutmuş... şairde kendi yüzü ile paslı demir arasında bağlantı kuruyor... ben yıllar var ki gülümsemediğim için yüzüm paslandı diyor...
eğer hala bu imajı anlayamıyorsanız teessüf....
d
ULZİVA ÜSTADA CEVAP
Yenilik diye HECEden cayanlar...
Her acayipliği İMGE sayanlar...
Ne haz alır, ne şiiri ezberler;
Ne de, okuduğundan birşey anlar...
Var mı ezberleyen bir babayiğit...?
İstersen yüz defa oku, unut git...
İMGE: düz lafı, dönderip,dolamak;
Bu gibi şiirler,sen say ki, meyyit...
imge düz lafı dönderip dolamak değil soyut olanı somutlaştırmak veya somut olanı soyutlaştırmaktır. teşbih ve istiare nın bir adım ötesidir.
divan edbiyatı şairleri şiirlerindeki manayı zenginleştirmek ve manayı sis perdesinin ardına saklamak için mazmumları kullanmışlardır. halk edebiyatı şairleri ise benzetmme yolu ile bunu yapışlardır.
tanzimattan sonra değişen çok şey olmuş. sembolizm akımı ile birlikte imge-imaj-sembol kullanılmaya başlanmıştır şiirde. amaç manayı zengin kılmak yani her okuyanın kendi ruh haline göre mana çıkarmasını sağlamktır. diğer amaç manayı okuyucuya hafiften tattırıp okuyucunun şiiri eşeleesini sağlamaktır.
size uzun uzadıya hece vezninin ve aruz vezninin nereden ortaya çıktığını anlatmayacağım. ama asıl amaç şiirin hafızada kalıcılığının sağlanmasıdır. bu da müzikalite ile olur.
önemli olan şiirde müziktir. müziği serbest şiirde sağlayabiliyorsan sorun yoktur.
not: günümüz genç şairleri imge kisvesi altında şiirlerini manasızlığa sürüklüyor... çünkü gerçekten şair değil onlar... bu kabiliyet olmadığı için imge zarar görüyor...
sağlıcakla
Sevgili arkadaşlar yaşadığım bir anekdotu kısaca gördüğüm lüzüm üzre, izninizle anlatmak istiyorum Amacım şairi korumak değil.
Hanımımla nişanlıyız; hanımım Kırşehirli ve biz Kırşehir'den, Göreme'ye gezmeye gideceğiz; o yıllarda arabamız da yok, bindik bir otobüse, nişanlımın halasının köyünden geçiyoruz, hazır gelmişken halasını görelim dedik ve otobüsten indik. Şu anda rahmetli olan, Melek halaya misafir olduk.
Melek halanın da evlilik çağına gelmiş bir kızı vardı; bir sohbet anında dedi ki: 'Otmuyuk, çöpmüyük!..'
Bu kızcağızın demek istediği: köyde beni farkeden kimse yok..
Sayın Ulviziya, bundan otuz küsür yıl önce, bir köylü kızı bir imge cümleyle yaşantısını bize ifade
etmişti.
Bazı anlar olur ki insanlar, yaşantılarını kısaca bir imgeyle anlatır ve o da çok etkili olur. Şairimizin şiiri de öyle. Anlatmak istediğini uzatmadan, kısa yolu seçmiş. Tabi bu benim anlayışım. Aslında anlaşılmayan imgelere ben de karşıyım, ama bu şiirin imgeleri bir muamma değil. Saygılarımla.
'UlviZiya'Yorma boşa çeneni!
anlamıyor bir çokları deneni'
kimi'kabzımal'kimi'kabız'olmuşlar(!)
telbisteler,şiir ile yeneni(!)
kolay gelir'aferimle','çok yaşa'!
ermez akıl ne tenkide ne taşa!
yağcılıkla,riyakarlık pek moda,
istisnaya yok tenkidim bil haşa!
Bu şiir ile ilgili 58 tane yorum bulunmakta