Umut çiçeklerim kurur, ben bana sığmaz olur
Bozbulanık bir nehir gibi köpürür bazen hislerim
O zaman gerçeği bırakıp birdenbire uzaklaşmak
Kimselerin bilmediği bir hayale sığınmak isterim
Irar bazen düşlerimden tay yarması endamıyla
O kurban olduğumun cana canan Türkiyesi
Sonra bir jeti bekleyen gepgeniş bir meydan gibi
Bağrına basar beni, uçsuz bucaksız bir hayal ülkesi
Değil safası bu ülkenin, derdi dermandır ruhuma
Ama bazen umut kapılarım öylesine kapanır ki
Uçarım mevcut durumdan olması gereken yurduma
Öyle bir yurttur orası öyle bir memleket ki
Dört taraf yedi iklim, pırıl pırıl uygarlık ve insanlık
Ateş gibi çalışan beyinlerin delik deşik ettiği geceleri
Bir cennet baharına gün doğmuş kadar aydınlık
Birbiriyle itişen de yok sağa sola çekiştiren de
Yapmış gibi görünen de yok görevini geçiştiren de
Duruş sağlam, âdeta bir çelik kadar müstakim
Adalet! Dediğim dedik diyen tek güçlü hakim
Ne ayrım ne ayrıcalık, ne bul getir ne al götür
Herkes hâlinden memnun, herşey birbiriyle nötür
Ne kaçanlar tavşandır orada, ne de tutanlar tazı
Ne ahbap çavuş ilişkisi, ne kurtla kuzu hikayesi
Kılı kırk yaran bir terazinin kefeleri kadar razı
Birbirinden hoşnut gönüllerin artısıyla eksisi
İşte öyle bir yurttur orası, öyle sıradışı bir ülke
Rehberi bilim, prensip, çalışmak, kültür ve ilke
Herkes yaptığından sorumlu ve kendisiyle meşgul
Ne üstün bir sultan vardır orada, ne suskun bir kul
Nefret, yumuk bir çakı gibi içine dönük ve çaresiz
Toplum baskısı, can çekişen bir böcek kadar cılız
Şiddet, çanağını aşamamış salyangoz kadar aciz
Vicdanlar canlı ve taze, ne tazyik var ne empoze
İsteyen istediği kadar rahat, sereserpe ve özgür
Herkese, istemediği kadar özölçü, sınır ve sansür
Ormanları, göklere değen tutkular kadar sık ve gür
Tertemiz ve masmavi, kol kola uzanan nehirleri
Bir uçtan bir uca dantel gibi işlenmiş şehirleri
Kalpler birbirine, bir baharla çiçek kadar yakındır
Her köşesi bir park kadar müreffeh ve bayındır
Dağı taşı, devleti vatandaşı, hani gözüyle kaşı
Nasıl tamamlar birbirini, güldükçe mutlu bir başı
Zenginleri mallarından, yoksulları hallerinden
Görmeyeni asasından, dertlileri tasasından
Püryeşil bir çınar kadar mesuttur o diyarın
Çünkü gülmesi gülmek, ağlaması ağlamaktır
Kazandığı çalışanların, anne sütü kadar aktır
Ne vadileri sahipsizdir, ne başıboş çakallar ulur
Merak edip sual soranın, her sorusu cevap bulur
Ne çoban, ne post, ne koyun, ne sürü, ne davar
Orada vagon olmak değil lokomotif olmak var
Ne yalancıktan gülmeler, ne el etek öpmeler
Ne süklüm püklüm eğilmek, ne üflenen bir ilmek
Ne oh olsun demek, ne timsah gözyaşları silmek
Ne zorlama ne horlama, kendi mecrasında herşey
Yapaylıktan uzak, net, şeffaf, otantik ve doğal
Ne örtü var, ne zaaf, köşeler yok, yüzeyler oval
Ne ezen var ne ezilen, ne kabaran ne büzülen
Belki bu bir ütopya, belki de aslı çıkacak bir rüya
Kim bilir, belki de düşleri emziren bir hayal ülkesi
Ama herşeye rağmen, bildiğim bir gerçek var
Bu cumhuriyet, bu ulus sonsuza dek payidar…
Kayıt Tarihi : 20.1.2008 03:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!