nuruna sarıldığım
aşkımın beyaz meleği
uzak ilmeğinden sevdamı
uçur kanatsız gecelere
kapat gözlerimi
hilal bakışın beneği
girmesin kirpiğimden yüreğime
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
hayal ve siz! şiirdeki anlatım gücünü ustalıkla kullanmışsınız ve akıcı bir solukta okunan mısralar olmuş.
koynumuzda neler saklı değil ki!Hayal ettiğimiz pek çok şey var, kazandığımız bi şey yok gibi. Şiiri beğenerek okudum.tam puan +ant. tebrik ederim. selam olsun.
Tebrikler.Mualla Yasdıman
Sevgili Kardeşim: Selma izcimen
Duyguların mısralara ustalıkla geçtiği sıradışı akıcı ve etkili bir şiir olmuş. Beğenerek bu şiirinizi okudum.
Tebrik ve başarı dileklerimi sunuyorum. Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun.
Kaleminizin daim ve kudretli; İlhamınızın bol olmasını diliyorum.!
Sevgi ve saygılarımla...
Tekirdağ'dan şiirine dokuzuncu Tam Puan geliyor.
Dr. İrfan Yılmaz.
Bence şiiri maddesel bir misalle örneklemek pek doğru değil çünkü bu duygu işidir ve herkese göre değişik anlamlar ,tepkiler yaratır.Yani demek istiyorum ki çayın tadı her içen için aynıdır ama şiirin tadı okuyana göre değişir.Nasıl gruplanabilir ki kimisi için kahvaltı kimisi için demli bir bardak çay desek kahvaltı olanı daha mı üstün olacak.Ya ben bir bardak çayı kahvaltıdan çok seviyorsam.:))Şiir su gibidir elinizle tutamazsınız,bir şekle sokamazsınız.İster için ister gidin size kalmış.Ben bu berrak sudan kana kana içtim yüreğinize sağlık güzel bir şiirdi Selma hanım
Şiirin şairi dostum tebrikler!
Oku bakalım senin bu şiirin hangi guruba giriyor?
Sen cevabını bulamazsan bana sor söyleyeceğim!
Nasılmı?
Şiir öyle olmalıdırki bir örnekle izah edeyim.
Mavi şairler;
Çay(Şiir) kaynatırlar,demlerler,şekerini atar ve tiryakiye sunarlar,bunlar zayıf şairlerdir.
Kırmızı Şairler; şekeri atmadan veriri ama yanına şekeri koyar,dileyen dilediği gibi şeker atar ve çayını yudumlar.
Turuncu Şairler;çaydanlıgı yanına koyar belki açık içiyordur yahut demli.Bunu tiryakiye bırakırlar bu da bir tarzdır.
Siyah Şairler;
Sıcak suyu hazırlar,yanına çay paketini koyar,oralet koyar ve hatta kahve koyar ve bir çok çeşit de ekleyebilir,tiryakinin önüne koyar.Bu çok başarılı şairlerin işidir.
Hele bir de ustatlar vardır.
Beyaz Şairler;
Tiryakinin yanına su,ısıtmak için tüp,çay,ve daha bir çok soguk içeçek ve Yemek yapabilmesi için gerekli malzemeleride koyarki tiryaki karnını doyursun sonrasında çay veya başka bir şey içebilsin.İşte bu!büyük ustatların işidir.
Umarım dostum şiir okuyucusuna yani tiryakiye son anlattıgım malzemeleri(yani şiiri) sunabiliriz.
Umarım çaya şeker atıp uzatmazsın;
Belki tiryaki tek şekerli içer veya benim gibi şekersiz içiyordur.
Anlayışına ve hoş görüne sıgınarak dostum yazdım.
Umarım kayda değer bulur ve şiirleirinle yücelirsin.Bu yorumu .İnş diğer şiir dostlarınada ulaştıracagım.
Başarılarılarının devamını diliyorum.
Tebrikler suçlu şaire...
Bir gerçek şudur ki; Hanım şairler daha bir içten daha bir duygulu yazıyorlar. Hissettiklerini yazmak, yazmayı hissetmektir.
Kutluyorum sizi.
Gün dönüyor, elmas bir yaz sabahını çağrıştırıyor her şey...
Güzel şiir...
Tebrikler ...!
açıp baksam kaçıverecekti
kirpiklerimle sarıldım hayaline...
Çok tatlı masumane ve de harika.Kutlarım Selma hanım.
Bu şiir ile ilgili 40 tane yorum bulunmakta