HAYAL KAHVESİ
Şeytan diyor ki;
Bir gece yarısı yak gemileri,
Var git kapısının önüne, avazın çıktığınca bağır,
SENİ ÇOK SEVİYORUM diye.
Varsın olsun bütün mahalle uyansın,
Komşuları yakında ki karakolu arasın,
Varsın olsun Gamze Hanım o anlık duymasın.
Sakın pes edip susma ha! ! !
Daha fazla gürültü yap diyor, Şeytan.
Varsın ciğerlerin parçalansın bağırmaktan,
Onun hasretiyle yana yana yok olacağına,
Onun için bağıra çağıra yok olsun diyor.
………gürültüye devam et sen………..
Bu kadar feryadı duymazdan gelemez,
Mutlaka uyanır sevdasızlık uykusundan,
Seni, gecenin ayazında, zemheri soğuğunda bırakmaya da,
Gönlü razı gelmez zaten.
Hadi sen devam et feryatlarına,
SENİ ÇOK SEVİYORUM diye,
Uyanmak üzeredir diyor.
Bekli de şimdi uyanmıştır, usulca kalkıverir yataktan,
Önce perdeyi çaktırmadan aralar,
Böyle bi seveni olmasının hazzını yaşar,
Bakar ki kararlısın gitmeyeceksin,
Açıp açmamaya tereddüt ettiği pencereyi açar,
……….Artık göz gözesinizdir………
O mahzun, o güzelim bakışıyla sana, manalı manalı,
Niye böyle yapıyorsun der gibi bakar.
Haline üzülmüş olsa gerek ki
Kapatıp pencereyi yüreğinin çırpınışlarını dinler,
Elleri titriyordur heyecandan,zar zor nefes alıyordur.
İşte o an bir karar aşamasındadır,
Ya korkularını atıp içinden,O da yakacaktır gemileri,
ya da hiçbir şey olmamış gibi uykuya dalacaktır.
İlk ihtimali gerçekleştirirse eğer;
Çok üşümüş olduğunu düşünerek,
Bir fincan kahve yapmak için sana,
mutfağa koşacaktır.
Öyle alelade bi kahve değil ha! !
Kahvenin suyu sevdalı gözlerinden,damla damla dökülen gözyaşları,
Şekeri ise,gönlünün en mahrem köşesindeki sevdası.
Ve başlar kahveyi karıştırmaya kısık ateşte.
Bak nasıl da köpük köpük oluyor,
Gözyaşıyla yapılan,sevda şekerli Türk kahvesi.
Sonra özenle köpüğünü alıp üzerinden,
Evlerinde ki en özel fincana koyuverecek.
Ama bi sorun var şimdi;
Bu titreyen eller ve bir serçe misali çırpınıp duran yüreğinin heyecanıyla,
Nasıl dökmeden getirecek kahveyi sana?
Derin derin birkaç nefes aldıktan sonra,
Yüreğinden korkularını söküp atarak,
Şöyle içten bi BESMELE çekecek,
Ve tutup fincanın bi kenarından koşa koşa sana gelecek.
Ama o kadar kolay değil;
Taa beşinci kattan sana o köpüklü kahveyi getirmek.
Kaldı ki o kadar emek verip yaptığı,
O sevda kokulu kahveyi getirmekte de hala kararsız! !
EYVAH! EYVAH Kİ EYVAH….
Yendiğini sandığı korkuları geri geldi apansız.
Aslında biraz gayret etse,biraz kendine güvenebilse,
Çok da zor değil hem sevdiğine koşmak,
Hem de kahvenin dökülmemesini sağlamak.
Bu kızın acemi olduğu her halinden belli,
Belli ki hiç kimseye bu güne kadar,
Gözyaşıyla sevda şekerli kahve yapmamış.
Belli ki sevda ateşine düşüpte hiç yanmamış.
Ama olsun böyle gayet iyi,bak yaptın işte,
Hadi biraz çaba sarfet,gayret gösterde,
Hem yüreğinin çırpınışlarını anlamlandır,
Hem de o kahveyi sevdiğine ulaştır.
Sonra tut sevdiğinin ellerini,gecenin ayazında buz kesildiler,
Ayakları da çok üşüdü,bakma sen,yani ha dondu ha donacak,
Ama en tehlikelisi yüreği,
Ya yüreği buz tutarsa,ya elleri kangren olursa,
Çok geç kalmış olursun Divane yi kurtarmaya.
Hadi koş acele et ne olur,tut ellerinden,
Tut ki,önce yüreği ısınsın garibin,sonra tüm bedeni…….
Anlamadın mı hala! !
BU ADAM ÇOK SEVİYOR SENİ………….
…………………………………………………..
SEN Kİ;
BU ZEMHERİSİ ÇOK MEMLEKETİN
KUMSAL GÖNÜLLÜ TEK GÜZELİSİN! !
BU MELUN ŞEYTANI DİNLEYEYİM Mİ NE DERSİN? ? ? ? ?
Kayıt Tarihi : 10.2.2010 22:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!