Hayal(in) oğluna/Şiir Uğruna

Seyfullah Ali Koç
9

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Hayal(in) oğluna/Şiir Uğruna

I.
Eğer ölüm şiir kokmasaydı
İşte o zaman şairler ölmezdi...
...Bu şiir ölüme şair!

Merhaba Yurtsuz kalan şiirler
Aramızdaki uzaklıklar ve güne düşen cümleler
Yüreğimi sevdasıyla doldurduğum ülkem
Dağladığım yaralarıma basılan yüzlerce kızgın demirler
Öznesiz aşklar ve bir birinden devrik şiirler
Merhaba
Bütün çocuklar sustu artık
Devinip dururken gökyüzü akıp gitti hızla zaman
Ve bir yıldız daha kaydı
Son buseyi ölüm kondurdu alnına
Adın doğacak günlerin yazgısında
Özlem ve keder düşerken hayatımıza..

Hoşça kal bile diyemedin giderken
Şiirlerine sevdalı onlarca yüreğin bağrına
Siirt'ten Van'a
Batmandan Diyarbakır'a
Ankara'ya ve sevdası içinde saklı İstanbul'a
Hoşça kal demedin martılara
Güvercinlere ve sahil boyu dizilmiş simitçilere
Vapurlara ve otoban güzergâhlı otobüs yolcularına
Soğuk çayına ve cebinde duran son paket sigarana
Hoşça kal bile diyemedin giderken sonsuzluğa
Çünkü sen şairdin
Ve şimdiye kadar hiçbir şairin son sözü geçmedi kayıtlara...

II.

İklimi kıştı Marmara'nın
Akşamdı şiire düşerken matem
Yüreklerde dağlandı isyan
Gözlerim!
Ah gözlerim
Nasıl anlatsam bilmem ki...
...Islak kokuyor sen giderken düşlerim!

Rakamların bir olup takvimlerle üstümüze yürüdüğü günlerdi
Şiirler biriktiriyorduk kulaklarımızın arkasında nikotin efkârlı
El sıkışıp anlaştığımız harflerin puştluğuna düşüyorduk cümlelerde
Ölüme gelin ettiğimiz dünyaya asi bir küheylan şimdi güvey
O da duvağını kaldıramadan şehvetsiz düştü kollarımıza
Ve bir su berraklığındaki ömrümüz okyanus sevdasıyla tutuşurken
Bir iyi adamın yaşadığı intihar mavinin altında kurudu yatağına varmadan
Kış güneşi günahkâr...

Oysa kendini tekrarlayan bir dündü yaşam
Sürekli tekrardı dilden dökülen dualar
Sonu olmayan sonsuzluktu kurgusu kelimeye dayanan hayatlar
Ve en büyük savaş silahsız sürdürülebilendi bu çağda
En onurlu yaşamların öznesi ise
Yaşamı düşlerken bile ölebilmekti
Ölümden öte puslu bir yolda

Neden anlatırdı ki anlatıcı oysa
Çünkü başka çaresi olmazdı hiçbir zaman
Alın işte;
Umutlarım
Acılarım
Sevinçlerim...
...Ve gözyaşlarım
Bekleyişlerde bulmuyor üstelik sahibini
Gezegenini arayan bir güneşken yüreğimiz
Yitip giden hayatta sadece ölümün rengi belli

III.

Bütün martıları boğdu dalgalar
Ses çığlık
Sevinç kayıp
Artık Türkçe'mde acının tarifini yapamayan
Eksik yirmi dokuz harf var...

Ve şimdi
Bütün şiirlerin ağıt yakışının yankılarıyla uğulduyor karanlık
Ayrılık düşerken bir hastahane odasının koridorlarına
Bir veda busesi düşürdün parmak uçlarımıza sızan kandan
Ve yarım bıraktın son şiirini düşlerinde ölürken şair
Sayıkladın sadece kelime kelime gözlerimize sessizce
Faili Azrail cinayetinde
Kalp durdu
Hayat bitti
Kalem düştü...
...Ama sağlam!

Ağladı bende gözyaşı
Başımı dayadım gidişinin ertesi
Sesine sensizliğin
Sessizliğin
Birde şiirlerinin
Yüreğe bir kor gibi alevini düşüren gecenin bağrına dayadım yüreği
Karanlık soluğunu sesime katıp gözlerimde ağlıyorken
Bütün şiirler yetim çocuklar gibi ardından hıçkırıyordu

Bir şiir yazsam
Ve gök gürlese aniden bulutsuz havada
Yağmurla karışık kar yağsa mevsim dışı isteğe
Sonra kaçak bi cigara
Ve demir bardakta da bir çay ile demlesem hasreti
Sonra bir daha
Bir daha
Yüreğim üşüyecek soğuk karanlıkta
Ve sonra gece devrilip gidecek elbet
Sabahın ilk ışıklarıyla şiir ayakta
Emanet bize umudun
Hıyanete emanet edilmeyecek gözlerin asla..

Artık sayfalarda moraran ölümün rengi mürekkep
Gökyüzünde ise coşkulu bir kutlama
Nazımların
Ariflerin
Diyarbakırlı Bahtiyar
Ve Kaya gibi bir adamın sevinci var
Ama dışarıda matem
Dışarıda ağıtlar yakıyor insanlar
Şimdi nasıl yazsın söyle bu adam
Kaleme kefeni biçen gidişi arıdından..

Seninle biraz kızıldı be hayat...
...Ardından ise sadece zifiri bir siyah!

IV.

Üzülme be acayip adam
Acılar kraliçesi alamayacak artık seni
Hiçbir puştta vuramayacak sırtından
Sen gene türkünü söyle
Çıkar yüreğini ve koy masaya
Bu karanlıkta bitecek
Hep belalısı olduğun kavgayı
Ardından bizler sürdüreceğiz elbet
Mirasındır bize doğacak sabahlar
Tutacağız ardından her şafak güneşi
Ve yakacağız tüm şiirleri avuç dolusu yalnızlığımızla..

Bak yirmi birinci yüz yılın mağara insanlarına
Hepsi şahsiyetsizliğe özendi bu çağda
Satıldı kalemleri
Ya da bir bir kırıldı infaz memurlarınca
Sen genede sıkılma
Ve takılma sakın bütün bunlara
Ama yıldızlar
Tek sıkıntım onlar ve analar
Bir saç daha bulacaklarımı düşmek için ardından..

Hayal(in) oğlu...

Seyfullah Ali Koç
Kayıt Tarihi : 15.3.2009 13:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Seyfullah Ali Koç