Zamana direnir solar her yeni
Yorduğun bedenin kirası vardır
Çizgiler kuşatır donuk çehreni
Her canın dünyada süresi vardır
Tartarak konuşsan inceden ince
Kuytuya gizlenir niyet, düşünce
Her gönül kabının derinliğince
Kelamın sâfîsi, darası vardır
Geceye dökülür girer rüyana
Hislerin karışır sığmaz beyana
İyiyle kötüyü düşün yan yana
Arzla güneş kadar arası vardır
Kiminin yüzünde nuru parıldar
Muhabbet diliyle gönle fısıldar
Kiminin kalbinde yanardağ kadar
Hasetten beslenen yarası vardır
Dökülür ortaya gizli aşikâr
Utançla gözlerin boşluğa bakar
Nedamet ateşi eder tarumar
Mizanda kazancın firesi vardır
Hakikat olsaydı bakıp gördüğün
Gözünde büyürdü dünya büsbütün
Her türlü hesabın görüldüğü gün
Yüzlerin beyazı, karası vardır
Mâverâya kanat açan dervişler
Mâsivâyla bağlarını kesmişler
Mecrasında akar gider tüm işler
Zamana yayılmış sırası vardır
Aşk ile üstünde döner gökyüzü
Geceyi tüketir taşır gündüzü
Vuslattır bir yüzü, hasret bir yüzü
Sevdanın gizemli töresi vardır
İster tebessüm et ister azarla
Sevenin sinesi yanar efkârla
Kabaran sularla, esen rüzgârla
Gönlünde sönmeyen çırası vardır
Takdire huşuyla boyun bükerek
Dünyanın tozundan arınmak gerek
Sırlı eşiğinde mahzun bu yürek
Lütfunla bir ömür durası vardır
Kayıt Tarihi : 14.1.2025 20:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!