Bir evimiz olsaydı uzak ormanın yeşil derinliklerinde.
Pencerelerimizden neşeli kuş sesleri dolsaydı içeri.
Şarkılar söyleseydik tombul gugucuk kuşlarıyla birlikte.
Arzulara yenilen kalplerimiz yaş olsaydı gözlerlerimizde.
Ellerimiz ipek gibi kaysaydı ürperen ten üzerinde,
Bir fanusun sisleri içinde sıkıca sarılsaydık birbirimize,
Küçük bahçemizde boy,boy rengarenk güller açsaydı,
Aşk kokulu odalarımıza karanfil kokuları ortak olsaydı.
Kitab-ı Aşkı okusaydık dayanıp gövdesine ulu bir çınarın,
Gizli bir el sarssaydı çamların dallarını, çınar yapraklarını,
Korkuyla irileşince ela gözlerin kollarımda saklansaydın.
Rüzgarlar söyleseydi orman evindeki aşıkların şarkılarını.
Güneş çekilirken ormanın üzerinden yeşili serinlik basardı.
Evimizin ışıkları hayat alırdı ellerinden ve orman susardı.
Artık Rubab-ı Aşkı dinleme zamanının geldiğini anlardık.
İçli bir hüzzam şarkının nağmeleri evimizi, ormanı sarardı.
Duvarlara yansırdı,perdelerde gezinirdi mutlu gölgelerimiz.
Akşam masamızda kristal ışıklarla flört ederdi kadehlerimiz.
Tadardık birlikte seninle susayan dudaklarımızda Şarab-ı Aşkı.
Gecemizin şerefine, aşkımız için raks etti tüm mum ışıkları.
Sema-i Aşk edelim sevgilim başımız dönene, yorulana kadar,
Söyler misin kısacık ömürde kaç yılımızın bütün ayları bahar?
Ve bırakalım gecelere kaderimizi, güzel bir kumaş gibi dokusun.
Benim cennetim ağaç denizindeki evimizde senin koynun olsun.
Kayıt Tarihi : 24.1.2008 10:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ne güzeldi can
Nerede O Ulu Çınar'ım!Nerede Mevlanalar!Koynunu cennet görenler var mı! Öylesine değerli bir eser okudum ki,tam puan +ant. Saygılarımla.
Saygılarımla
TÜM YORUMLAR (10)