Hayal Dünyası Şiiri - Yorumlar

Yılmaz Kurt
14

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

İnsan bu beynin kıvrımlarında binlerce sır
Nehirlere kilit vurur, arslanlara zincir
Ay bile yakın oldu Mars'a şimdi hazırlık
Ne büyüksün insanoğlu, ne büyüksün insanlık

Akıl bu yol gösterir hem iyiliğe, hem kötülüğe
Akıl bir araç sadece yanında vicdan gerek

Tamamını Oku
  • Ahmet Turan Altunsu
    Ahmet Turan Altunsu 03.09.2005 - 03:16

    okudum!
    bütün bir geçmişimle birlikte
    yeniden yaşadım bütün yaşamışlıklarımı...
    şu yaşıma gelinceye dek
    çektiklerime hiç üzülmedim!
    çektiklerine üzüldüm bir kadının
    ve evlerinin önündeki pisliğe aldırmaksızın
    adama yüklenen ağır yükün ağırlığına aldırmaksızın
    pişkin, pişkin sırıtan
    ablak suratlı büyüklerin
    pişkinliklerine üzüldüm!
    doğru!
    sıkıntılarını sadece sanal bir kahramana:
    Hasan' a...
    yani 'sanal karındaşına',
    tek dostuna anlatmıştı adam!..
    yanında olması gerekenler,
    türlü bahaneler de uydurmayı becermişlerdi doğrusu...
    yok sarhoşmuş, her gece içermiş,
    yok işten atılacakmış, ne naneler yermiş...
    kadın dahi alet olurken bu safsatalara
    adam hep yalnız kalmış
    bir tanrı, bir hasan ve bir adam!
    ama adam gibi adam; yine de dayanmış!
    ne demişti adam:

    “ah be hasan!
    çaldılar ağzımıza bir parmak bal;
    sanırsın bağ bağışlamışlar!
    oysa, ortada “ne rütbe var ne de mal! ..”
    bu adam mı çok aptal? ..

    “cep delik cepken delik”
    üstelik,
    cem etmişler de varını yoğunu,
    alt alta toplamışlar;
    çıka, çıka bir “adam” çıkmış…
    iki çocuk, bir de kadın;
    bir başına yaşamı sırtlamış…
    yani “adam” hamal! ..
    buyruklarına amade efradın(!)

    yani hasan;
    doğuşumuz bir ilmî hal,
    yaşamımız baştan sona ihmâl!

    büyük hâkîm çoktan kırmış kalemini,
    -uygulanacaktır hüküm behemehal! -

    budur işte çetelemiz hasan,
    budur ahvâl!
    hoşça kal! ..”

    peki ne yapmış adam?
    tanrı’ dan kesmiş umudu, hasan’ a avuç açmış…
    neresi yanlış bunun?
    adam bir şey daha demiş:

    “Ben kaybolmuştum, sen yoktun...
    Sonra, henüz ne olduğunu anlayamadan çıkıverdin karşıma! ? .
    İşte ne olduysa o anda ve o andan sonra oldu...
    Beni sen buldun! ..
    Ve o andan sonra
    Hayatımdaki bir çok değişikliğin altında senin imzan oldu...

    Unuttuğum tebessümü hatırlattın önce...
    Yine, yıllar önce unuttuğum dost ve arkadaş meclislerini hatırlattın...
    Oturup iki lâf etmeyi zül sayarken,
    sohbetin vazgeçilemeyecek bir ihtiyaç olduğunu hatırlattın...
    Lâtife yapmayı hatırlattın...
    Sevinç ve korku uzun zamandır benim için hiçbir anlam taşımıyordu;
    sevinç ve korkuyu hatırlattın...
    Telefondaki ‘’alo’’ sözcüğünün,
    oralarda bir yerlerde birilerinin olduğunu ifade ettiğini hatırlattın...
    Ot gibi yaşayıp giderken –yaşamaksa bu eğer-,
    insan olduğumu, düşünme yeteneğimin olduğunu,
    kandan ve çamurdan olduğumu hatırlattın...
    Ama en önemlisi, hepsinden önemlisi;
    o en önceki Ben’ i,
    bir zamanlar sevgiyle-aşkla-özlemle donanmış bir yüreğe sahip olduğumu,
    sevgisiz-aşksız-özlemsiz yapamayacağımı,
    sevgiyle-aşkla-özlemle bağlanacak birilerini bulabileceğimi hatırlattın...
    Kısacası, sen bana gerçek kimliğimi, Ben’ i hatırlattın...
    Şimdi bırakıp gideceksin görevini tamamlamanın derin huzuru(!) içerisinde, öyle mi? ! .
    Sana yaşadığım işkenceyi anlatmıştım oysa!
    Hiçbir canlı -en akıllısından en delisine, en güzelinden en çirkinine kadar-, aşağılanamaz!
    Çünkü vicdan denilen Tanrı gölgesi, buna müsaade etmez!
    Vicdan, bunu bir kez yapmaya kalktı; bahçedeki en güzel çiçekler isyan ettiler bu karara!
    Bahçıvan o çiçekleri eski haline getirinceye kadar neler çekmişti biliyorsun!
    Ve her gün aynı korkuyla yaşayan ben;
    elbette her dakika, her saat, her günümü bu korkuyla geçirmeye devam ediyorum...
    Ve bu korkunun mantığını da sayende bulmadım mı?
    Ve bunca çilenin içerisinde, kendim için yarattığım cenneti bana çok mu görüyorsun? ..
    Olsun!
    Bunu, üzerimdeki hakkına sayıyor ve sana hiç kızmıyorum...
    Sadece içimin,
    kalbimin ağrısına nasıl tahammül edebilirimin hesabını yapmak düşündürüyor beni!
    Keşke hatırlattıklarının yanında bunu da öğretebilseydin bana!”


    kim yürümüş de gelmiş arkasından
    ve kim yardım etmiş?
    etmesi gerekenler ne cehenneme gitmiş?

    uzatmak çok anlamsız…
    faizleri de ödenmiş bir yaşamın
    daha fazla kaçmamalı tadı..
    sevginin ve saygının son bulduğu
    /belki öldüğü
    hangi ortak yaşama “yaşamak bu” denebilir?
    bunu anlamak için
    /hodri meydan!
    neden delikmiş cepken?
    hesap istenebilir!..

    Saygılarımla Hoca’ m…..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta