Neden karşıma çıktınız?
Ben mutluydum kalbimde oluşan boşluktan.
Yüzünüzü göstermeseydiniz şu an, kaçıyordum yalandan dolandan.
Şimdi yalanınıza da muhtacım. Dönünüz yolunuzdan.
Her gece masal okurum size.
Elimle beslerim sizi.
Aşk hususi bir itina, Tanrısal bir güç aslında.
Doğa üstü bir yetenek gerekir anlamak için.
Bu yüzden uzak bana. Gidiyorum desem de...
Senin doğa üstü yeteneklerinle gidişine...
Geleceğim inancına...
Doğru, geliyorum.
Mevsimlerden kışa hazırlık yapıyordum, yetmişti yandığım.
Kuşların ayaklarına boş mektuplar bağlamıştım.
Hiçbiri, kimselere gitmeyecekti.
Yeterince ağlamıştım.
Yalnız yıldızların ışığıyla baktım yukarıya.
Ben ayı, güneşi küstürüp kendime, iyice saçmalamıştım.
Leylakların açması, mutlulukların saçılması...
Artık mühim değildi.
Ben bütün hayallerimi yalnız bir sonuca bağlamıştım.
Dedim ya, saçmalamıştım.
Belki de Onun yüzündendi, dışarıya çıkmayışım.
Karanlığa sarıldım, yalnızlıktandı varlığım.
Beni yalnızlık peydahlamıştı.
Beni çocuğu gibi sardı, sarmaladı, bırakamadım.
O beni nasıl böyle besleyip büyüttüyse...
Ben onu o kadar sahiplendim, benimsedim.
Tüm benliğimi ona adadım da...
Aşkı bu yüzden beceremedim.
Gidenleri hangi rafa koyayım anne?
Afedersin, sen hep haklıydın.
Mevsimlerden kışa hazırlık yapıyordum, yetmişti yandığım.
Kuşların ayaklarına boş mektuplar bağlamıştım.
Hiçbiri, kimselere gitmeyecekti.
Yeterince ağlamıştım.
Yalnızca yıldızların ışığıyla baktım yukarıya.
Ben ayı, güneşi küstürüp kendime, iyice saçmalamıştım.
bence;
boğazın düğüm düğüm oLur. olduğun yere kitlenir kalırsın. dudakların titrer. bakarsın.. bir daha bakarsın.
bu O'mu dersin. Olamazdır. olmamalıdır.
Ben bitmeden gel.
Bitti deyip gömme ölmeden.
Ben vazgeçmeden gel.
Unuttu deyip gitme şimdiden.
Sen unutsan onları.
Ben kimleri siler atarım dünümden.
Hala varsa güneş orada.
Gece olmadan, ben ağlamadan gel.
Lakin ağlarsam…
Unuturum seni, sonum olur ecel.
Korktuğum sessizliğin değil.
Hakim olamadığım bir mahkeme de.
Çıkmayan sesimle…
Yanlış bir müşahede.
Ha sevmeyeceksen…
Gelme.
Sevdir git be!
Bir inşaat ustası gibi karıştırdığım harçla..
Boğarım ikimizi.
Sen yaratmadın beni.
Keza, ördüğüm tuğlayla, birleştirebilirim bizi.
Sevebilirim.
Değiştiren kimse seni.
Bahse girelim mi?
Pis, kirli bir sokakta yürümenin zor olduğunu bilerek atıyordum adımlarımı.
Biraz yağmur, biraz çamura bulanıyordu ayakkabılarım, üstüm başım.
Değer diyordum, bu gece her şeye değecek.
Velhasıl; can yakmak istiyordum.
Farkedilmediğini düşünen bir şarapçının koynundaki şişe gibi, sallana sallana yürüyordum.
Kimse farketmiyor sanıp, geçen gemiye doğru bakarak ona da küfrediyordum.
Çakıl taşları batarken ayağıma..
Kurtlar ulurken üstüme üstüme.
Sürüden ayrılırken ben sen diye.
Rastlayışımız hiç hoş olmadı.
Tesadüf değildir benimle rastlaşmak.
Kurdun değil mi? Bu saf aklım anlamadı.
O kadehteki alkol bitecek diye bağırdı annem dün gece.
O sigarayı da bırak benden yak dedi, hiç sigara içmeyen kadın.
Sen de geldin zaten sonra kapı da valizin.
Birlikte eğlendik, birlikte yedik içtik.
Sabah gideceğimiz seyahati hayal ettik bavullarımızı toparlarken.
Şafakta bindik araca, yüzümüz tutarsızca gülerken.
Hiç bilmediğin bir yoldan yürümek istemenin suç olduğu bir şehir de...
Şehrin hakkımda hiçbir şey bilmediği biriydim.
Benim gibi de, siyah pelerinli bir kahramanım vardı işte.
Arada karşılaşıyorduk.
Ben hep Onunla konuşmak istesem de, bazen görülüyor bazen kayboluyordu.
Aslında... Hoş bir durumdu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!