Bu bir,
Güvenmekle başlar seven gözlerin körlük saatleri.Izdıraba sevinç dikene gül deme vaktidir sevda mevsimi...Ardına bakmadan yürüyesi önünü görmeden koşası vardır sevda çocuklarının.Masmavi bir gökyüzünü görür gözleri yalınız...Kar dahi yoktur dağlarında ve yeşile çalar rengi bozkırın. Ayakbağı dahi bağlayamazken titreyen parmakları yar aşkıyla bengisu belikler beler cebelden ala duyguları ile... Bir atımlık barutu kalan silahlarını unutup zeytin yapraklarından imar, süslü taçları ile karundan kalma sofralarda süleyman ziyafeti verirler toydan gelen gün yüzlü yar uğruna... Önezesini kurmaktadır avcı avına, ağını örmekteyken bin yaş yaşlanmış örümcek; lale bahçesinde gül arayan bülbüldür sevdalı körlük.
Bu iki,
İnanan insanın dilindeki tekerlemedir inanılanın ismi.Yeni öğrenilen yeni görülen her uktede tadılan hazzı tekrar tekrar taze kılmanın yoludur hatırlamak.Resmini akla çizip sürekli onu görmektir her bakışta aşk. Sevdayı, erki bir tutmak içindir bir nesneye yönelmek bir kıble bulmak rüku durabilmek için ve yaşama arzunu dimağda değil nefesle bir atan nabızda sürdürebilmek uğrunadır yaşama telaşı...Sırtına tasa vurmayı reddetme kaygısıdır kaçış ve rüya görme arzusu ise hülyaları demet yapıp tesbih tesbih imameye ulaşmaktır her göz yumuş. Kimi rabbini vardığı secdelerde zikrede dursun, günde beş vakit... Kimi yaradan adına fetva sunma yolunda rab sıfatını ödünç aladursun günübirlik...Kahharın azametinden bi haber aşık; divanına diz kırmıştır adaletsiz rablerin.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta