_gereğinden fazla yer isen
kusarsın! ..._
şeriat otellerinin kıbleye dönmüş odalarında
bir imamın gözü
ve kara dokuz adım işlenmiş ham ipeğin altından süzülen boşluğa
hakkın üçünü verebilmek için
hilton banyoda takunya ile yıkananlar değil
necasetten taharet edilmiş döşeklerde
döllenen veledi zinalardır; dindar
ya da
kursağına tıkadığı helal lokmayı helaya bırakanlar değil!
ey uyuyan / güzel halkım!
Tanrıdır tek mükemmel
haşa, sözüm yok! ...
lakin, şartsız itaati kuluna değil; kendine ister!
altın oranla kurulu arzın denklemini çözmemizi keyifle izlerken...
sokaklarımızda gençler dişsiz...
arka sokakta ağlarken aç bebeler
ya da satılırken yeni gelinler
yüzü gerinmiş yetmişlik hatunun kahkahasıyla
sağır dilsiz amaların ortasında
arsız ot gibi
salyamızın akmasını değil!
örtülü aynada ardımızdan gülmeyi değil!
ve geleceğimizi unutup
kuma gömülü ölü / geçmişi kurtarma telaşıyla
harem kavşakları yaratan hurâfelerin peşinde
maymun virüsüne kapılmış
bir fidan ekmeden
kapısı aralık cennet hesabı yapmamızı değil!
...
ey güzel kardeşim
güzel insanım
bacım, ağabeyim
hele bir dinle korkma artık!
hakkımız üç altı üstü
ve
hovarda gönlüm parselledi tüm cehennemi
nasibimiz, doğmak bu zamanda / seninle
ve ölüm için yaşamak
nasırlı avucumuzda
alnımızda!
Kayıt Tarihi : 9.3.2008 19:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
doğurun! ki çoğalalım! ... nasılsa ben, alışkınım taşlanmaya
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!