Hay Ben Böyle Yaşamanın Yedi Sülalesini

Murat Nail Güney
679

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Hay Ben Böyle Yaşamanın Yedi Sülalesini

Yüreğime batan diken gibiymiş sevdan
Gülerken bile yüreğimmiş kanayan,
Oysa ben sana bakışlarımı
Ödünç almamıştım yıldız alacalarından,
Ne kadar ağırmış meğer
Başın mıydı omzuma yaslanan?
Bu yüzden gülerken hatırla hep beni
Seslen, belki duyarım dağların ardından…

Sisler dağılırken gönül dağımda
Hala bir acılık var nedense dudağımda,
Gözlerimden trenler geçiyor zamansız
Katarları hasret kadar uzun,
Her santiminde hüzün, her dönemecinde acı,
Her yokuşun başında
Vefasızlık bekliyor yolumuzun…

Susuz çöller gibi çatlamış tenim,
Gecelerim gözlerime düşman,
Sanki tanıdık bir yüz çıkıp gelecek gibi
Satırlarımın arasından.
Kayıp zamanlara saklı içimdeki sen
Hatıraların darmadağın anaforlarda,
Beli bükülse de yalnızlığımın
Hep yanımda, bırakmıyor beni darda.
Şımartırım gönlümü, hüzünlere inat
Çiçeklerim yeniden açmasa da baharda…

Beynimde yansımalar var, soluksuz heceler,
Kaldırımlar kadar ağır izdüşümün,
Hep gidişlerde kaldı özlemler
Mevsimi belirsiz dönüşümün,
Kır çiçeklerini bastım ben sineme
Yıldızları çaldım geceden,
Yakamozlardan gerdanlık yaptım,
Yanlış yerde aradın beni hep,
Gönül rafında bekleyen, okunmamış kitaptım…

Bütün günahlardan tövbekâr olmuş
Sorgusuz mutluluklar sundum,
Yıkık hayallerin arasında bile
Bana yazmadığın kelimelerle avundum.
Haydi, şimdi peş peşe sırala sitemleri,
Öfkeni kus, küfür et, haykır!
Sırala bildiğin bütün bedduaları,
Nasılsa ne onuru kaldı bu aşkın
Ne namusu, ne ar’ı…

Fahişe sevdalara mahkûm et kendini,
İç aşk şarabını dudak izi kalmış kadehlerden
Öyle sarhoş ol ki, öyle umarsız,
Ruhun kaldıramasın seni yerden.
Hatta içinden bir de,
Fallarda da çıkmayan bir dilek tut!
Şeytanı kıskandırsın sevişmelerin,
Kim olduğunu bile unut!

Şimdi bir sigara, biraz daha duman,
İçinde Azrail’i en bol olanından,
Yanında safi dem çay birkaç bardak da
Kahır mektubu gibi yazdığım her satır,
Gönül sazımda tek tel kalmıştı
Hatırın kalmasın, onu da sen kır.
Ölümcül katarlar biteviye geçer içinden
Gözlerim bu yüzden uykulara uzak,
Yaşarken ölen insanlara inat
Huzur veriyor bana ölmüşken yaşamak…

Sınırları ben çizmedim makûs kaderime,
Ben gömmedim acıları yürekte en derine,
Ben yazmadım her gece üç-beş nöbetini gözyaşlarıma,
Buz gibi duvarlara dökerken içimi yar diye
Mor dağların yamaçlarından haykırdım
Sesimi belki bir seven duyar diye.
Dereler gibi meçhule çağladım aktım
Ben giderken sana miras, insanlığımı bıraktım.
Bende kalan ölü ruhumu ise
Cehenneme almadılar, Araf’ta yaktım…

Bütün direkleri kırıp, bütün yelkenlerimi yaktım
Okyanuslar hep yakın, Vuslatlarım, uzaktın.
Dinsin son fırtına da artık bu köhne limanda,
Nasıl sökecekse söksün Felek iskelesini,
Buna yaşamak diyorlarsa hala,
Hay ben böyle yaşamanın, yedi sülalesini…

Murat Nail Güney/ Trabzon
14 Ekim 2011


Murat Nail Güney İstanbul
13 Ekim 2011

Murat Nail Güney
Kayıt Tarihi : 16.10.2011 15:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Murat Nail Güney