o kadar çok şey hatırlıyorum ki;
o kadar çok şey
VE hatırlıyorum,
terk edilmiş aynalarda uzak bir gök gürültüsünü
hatırlıyorum öleceğimi sandığım derin kuyuları
VE beklediğim kapının önündeki yitik sesleri
hatırlıyorum uzak dağlarda rüzgârın unuttuğu bulutları
VE sevdiklerimin üzerine ağlar
hatırlıyorum gövdesi çürük bir zeytin ağacını
VE reçinesi gözyaşı olup akar
hatırlıyorum ufalıp dağılan ölü kelebeğin kanatlarını
VE hâlâ derinden derine sızlar
hatırlıyorum deniz etrafa dağılmış kum tadındayken
günün tüm renkleri aslını bildiği zaman
VE beyaz gül kırmızı gül gibi ölmekte
hatırlıyorum gömleğinin uçuk mavisini
solgun gökyüzüne uyumlu
VE ağzımdan söz, başımdan akıl gitmişti
ve sen ey sevginin soluğu
beni coşturan nehir
her seste kalbini duyarken senin
baharın bayram gününde
çiçeklenmiş ağaçlar altında
VE sesinin son notaları takılıp kalmıştı yaseminlere
HATIRLIYORUM
HATIRLIYORUM
HATIRLIYORUM
hatırlıyorum ellerini koyu renk hatmi çiçeğiyle
hatırlıyorum
VE sesini açık seçik hatırlıyorum, dargın sesini
hatırlıyorum seni bir dağ kadar kıpırtısız
VE dumanın gerisinde son derece uzak
ey tüm hatırlayışlarımın kâtibi
hoşa gidecek sözleri birer ağıda çevir hünerinle
VE acıdaki keyfe mecbur et beni
VE SONRA açmamış bir goncada uyansın
diye yaşamın sonları
hüzünlü veryansınların tadına bırakayım gözyaşlarımı.
Kayıt Tarihi : 23.7.2023 11:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!