-1-KUSURA KALMAYIN
Her günü tavuk gibi yaşamaktansa,
Bir günlüğüne horoz gibi yaşarım.
Pinekleyip ödlek kalmaktansa,
Ayaklanır korkaklıkla savaşırım.
Ne koltuk kavgam var ne ayıplı kazancım,
Kayıptan sayarım olsa bir çıkarım,
Kusura bakmayın bükülemem ŞİN gibi,
Konsam da çuvala mızrak olur çıkarım.
Şayet verseydim nabızlara göre şerbet,
Ben de başlara TAÇ edilirdim elbet,
Zaman zaman sıkıntılara düşsem de;
Can sağ iken taşıyamam böyle bir mihnet.
Küçük ŞEY için kutsallığı veremem,
Çetrefil hesaba da aklı yetiremem,
Ötelere hazırladığım “AZIĞI”;
Neidüğü belirsizlere yediremem.
Gül mü dikmişim kokusunu bekleyim,
HAK için”ELİF” gibi dimdik gezerim,
Kusura kalmayın eğilemem “DAL”gibi;
Yurdum TÜĞRKİYE nere olsa giderim.
Feride BEKTAŞ/ADIYAMAN
-2-DESEM O YAR DARILIR Mı?
Ben bu candan bizar oldum,
Dertliye dert sorulur mu?
Yokuş çıkmaktan yoruldum;
Desem o yar darılır mı?
Gel güle ah etme bülbül,
Diken elinde kalmış gül...
Yine melül melül gönül;
Desem o yar darılır mı? (BEKLEYİŞ şiir kitabımdan)
Her dem yönüm yare dönük,
Akıl,mantık bölük pörsük,
Omuz düşük,buyun bükük;
Desem o yar darılır mı?
Bağladın elim kolumu,
Susturamam bu dilimi,
Şaşırttın doğru yolumu;
Desem o yar darılır mı?
Feride Bektaş
-3-KINARLAR BENi
Gönülden gönül’e yola erenler,
El bilmez halimi sınarlar beni,
Derdime bir çare bulun erenler,
El bilmez halimi kınarlar beni.
Çektiğim cefalar bahtım gereği,
Ak düştü saçıma oldu kırağı,
Sevdiğim gönlümün temel direği,
El bilmez halimi kınarlar beni.
Dertlerim az değil kesretten kesret,
Gündüzü ayrı dert gecesi kasvet,
Ateşler ateşi aşk denen hasret,
El bilmez halimi kınarlar beni.
Ah çekip inlerim düşmüşüm derde,
Nerde sevdiceğim söyleyin nerde?
Bu nasıl bir sevda durmuyor serde,
El bilmez halimi kınarlar beni.
Sevdayla yaşayıp aşkla doğruldum,
Olmadık acıyla gamla yoğruldum,
Deryada geçerken çayda boğuldum,
El bilmez halimi kınarlar beni.
Haydi gel varalım kutlu yapıya
İmdat dileyelim tap-tuk tapıya,
Dilek kabul eden Şah-ı kapıya,
El bilir halimi anarlar beni
Feride Bektaş
-4-….. GeL GEL
Böyle ikrar,böyle karar mı olur?
Bi vefa can damarım koptu tel tel,
Hep gam,elem böyle zarar mı olur?
Aşk girdabı yuttu beni gel gayrı…..
Vefasız yar söyle bu nasıl ikrar?
Müebbet ceza mı, verdiğin karar?
Dünden bugüne ne fayda hep zarar
Aşk girdabı beni yuttu gel gayrı….
Dil lal,akıl şaşkın,gönül derbeder,
Göz de kanlı yaşlar,sinemde keder,
Ağlayıp inlemekten oldum heder
Aşk girdabı yuttu beni gel gayrı…..
Tel tel saçlarıma düşmekte aklar,
Unutkanlık günbegün aklım yoklar
Geçen zalim yıllar vebalim saklar,
Aşk girdabı yuttu beni gel gayrı…..
Felek kara bahtı silmez karalar,
Gör sinemi göz göz olmuş yaralar,
Bitmez matemim giyerim karalar,
Aşk girdabı yuttu beni gel gayrı…..
Geçmişim Kerbele nasıl susadım,
Umut silahını giydim kuşandım,
Ayrılık cenginden bıktım usandım,
Aşk girdabı yuttu beni gel gayrı…..
Feride Bektaş
-5-
-MeĞER
Derdim anlatmaya derman mı yeter?
Çilemin üstüne hasretlik biter,
Şu cihanda var mı benden bes beter?
Ah edip çağlamam boşaymış meğer.
Sevda hikmetiyle dilsiz dillenir,
Dilimi kesmeye bıçak bilenir,
Amanlar dileyip yardım dilenir,
İmkanlar sağlamam boşaymış meğer.
Büküldü bellerim doğrulmaz gayrı,
Yar orda ben burada kalmışız ayrı,
Bu ömrün olmadı bize bir hayrı,
Karalar bağlamam boşaymış meğer
Fırtınadan beter esince yelin,
Nice olur bu can görün de gelin
Cismim var olsa da ben yokum bilin,
Sinemi dağlamam boşaymış meğer.
Nideyim nideyim ey can ben seni!
Hayli zaman oldu bir görsen beni,
Bu yara nicedir sanma ki yeni,
İnleyip ağlamam boşaymış meğer.
Halimden kim anlar kim duyar beni?
Hayalde,düşte hep görürüm hani,
Pençe yiyen sazım çığırır seni,
Çatlayan bağlamam boşaymış meğer
Feride Bektaş
-6-
-GİDERiM
Peşinde koşmaya gücüm yetmiyor,
Kör olası kahır çile bitmiyor
Vuslat gelmeyince hasret gitmiyor
Tül kanatlarımla har’a giderim.
Bağıma çiy düşmüş sarmış kırağı,
Sapsarı yaralı narin yaprağı
Çor elinde oldum Acem çırağı
Har da ziyan olur zar’a giderim,
Bir zehri derya ki panzehiri yok,
Derindir girdabı labirenti çok
Üzerime yağar ateş yüklü ok
Zar’da zelil olu zor’a giderim,
Bölük saçlarımda çözüldü bağım
Ne de tez gelip geçti gençlik çağım,
Bülbülüm terk etmiş gülüşen bağım,
Zor'da viran olur Yar’a giderim,
Ta temelden düşmüş cana zelzele,
Aklımı zaya verdim,dilde velvele,
Vaveylamda feryat-figan elele,
Yar’da zülal olur,ar’a giderim.
Ayrılık hançeri saplı çiğerde
Yaralarım göz göz deva yok derde,
Tabibim derdimin dermanı yar’de
Ar’da Zühre olur var’a giderim.
Feride Bektaş
-7--------İHTİRAMLA ADIN ANMAYıNCA
Tatlı dilli yarim şeyda bülbülüm,
Misk-i amber koku sensin gülüm,
Varlığına hayran kurban olayım;
Boynum bükük kaldı lal oldu dilim,
Hiç kalmadı artık tahammül bende,
Hasret denen hasmı hele bir yende
O dem sitem isyan kalır mı bende?
Boynum bükük kaldı lal oldu dilim.
Şu koca alemde yalnız kimsesiz
Sükut sığınağım isyanım sessiz
Düşmüşüm takatten kalmışım sensiz,
Boynum bükük kaldı lal oldu dilim.
Seni candan özge,canda can bildim,
Gayrı sabretmekten usandım yıldım,
Umut,düş ne varsa hepsini sildin
Boynum bükük kaldı lal oldu dilim
Bu bize reva mı el gibi olmak?
Ne müşkül şeymiş umutsuz kalmak,
Tek emelim vardı ki dil-şad olmak,
Boynum bükük kaldı lal oldu dilim.
Yar gönül bahçemde her dem gezerdin,
Halim ahvalimi içten sezerdin,
Kahrından peş peşe türkü dizerdin,
Boynum bükük kaldı lal oldu dilim.
Yar her dem duamda ki muhatabım….
Beş vakit yön dönüp Hak’ka hitabım,
Mahbup’um reva mı hüsran hitamım?
Boynum bükük kaldı lal oldu dilim.
İhtiramla adın yar anmayınca;
Kapanmaz ki açık gider gözlerim,
Son nefes verende...sen gelmeyince;
Boynum bükük kalır lal olur dilim.
Gel de mihrabına yüzüm süreyim,
Ben seni,sen beni dünya gözüyle;
Ölmeden bir daha son kez göreyim.
Boynum bükük kaldı lal oldu dilim.
Feride Bektaş
---8--GİRDAPTA BiR CAN
Gülistan diyarında bir garibim
Gülün kokusunda donanlardanım.
Sevdaya turab, hasretten harabım
Çöllerde dört yana dönenlerdenim.
Yar aşkında yek olmaya çalışan,
Benlikten bi haber “hiçe” karışan,
Efkar diyarında halim perişan,
Kızıl ateşlerde yananlardanım.
Hasret çilesi yüreğimde baki
Yürek od’uma su yok mu ey saki?
Hayli zamandır çekerim bu yükü
Dört büklüm beli bükülenlerdenim,
Benden gayrı herkes mutlu bahtiyar
Ümit adım atmaz yerinde sayar,
Dervişler gibi dağ-taş diyar diyar,
Yar yolunda ter kurutanlardanım
Vermiyorlar yar denen sevdiğimi,
Duymuyorlar yarin ne dediğini,
Zalimler okur durur bildiğini,
Girdap çıkmazında kalanlardanım
Şu ömür gün be gün uzar da uzar,
Kaderim durmadan ayrılık yazar,
Böyle yaşamaktan olmuşum bizar
Hasretten iflah olmayanlardanım
Feride Bektaş
--9-DEDİLER KADINSıN
Dardayım bugün off! canım çok sıkkın,
Ne haddine isyan ne de ha yakın!
Hep itaatkar ol yakınma sakın.
Dediler kadınsın,yok ki söz hakkın.
Abin,Baban,Eşin aman haa sus,
Sineye çektikçe kalmadı ki us,
Git içindekini lavaboya kus,
Dediler kadınsın,yok ki söz hakkın
Söze karışıp da deme fikrini,
Yanlış yorumlarlar hemen zikrini,
“Eyvallah “dedikçe uzar rakımı,
Dediler kadınsın,yok ki söz hakkın
Çektiğimiz çile son bulur sandık
Ekmeği zehire bal diye bandık,
Vicdan nerde hani, amanın yandık!
Dediler kadınsın,yok ki söz hakkın
Doğarken verildi Hakkı’ya hakkı,
Ölünceye kadar her hakkı baki,
Yalan değil sözüm hepsi hakiki
Dediler kadınsın,yok ki söz hakkın
Egemen güçsünüz mubahtır, haktır,
Ey kadınlar bize bu müstahaktır,
Dersek” Yaratan’dan sonra er haktır”,
Dediler kadınsın,yok ki söz hakkın
Feride Bektaş
----------------------------------------
Bu şiirin hikayesi:
DOSTLAR MESLEĞİM GEREĞİ BAYANLARLA İÇİÇEYİM.
Tüm beyleri aynı kefeye koymak haksızlık olur.Sözüm zayıf karakterlerini eşine karşı sözel ve fiziksel olarak eziyet edenlere.
Hastahane nöbetimde şahit olduğum ve burada anlatamayacağım bir olaya şahit olmam sonucu bu şiirim oluştu.(Çok detayına inmeden yüzeysel değindim) .
---10----O DAĞLAR K i;
Hafif bir rüzgar okşuyordu,
Güneşin altında ki baygın,püsküren küçük dalgaları.
Öte yandan ufukları yaran,
Heybetli,azamet bakışlı dağlar kızgındı;
Üzerinde tepinen,
Eli silahlı,
Aznavur ruhlu AYRILIKLARA.
O Dağlar ki;
Kurtlar,
Kuşlar,
Ve
Ceylanlar, birbirleriyle bayramlaşır,
bulutlarla buluşan güneşin altında.
kah kardelenler,kâh nergisler sunardı;
Misk-i anber kokularını,
Kekik kokulu,
DAĞLARA…
O Dağlar ki;
Karaca oğlan’dan ne çok dinlemişlerdi,
“ Tozar elif elif,diye” türküsünü.
Kerem ile Aslı’ya kadirşinas,
Ferhat’ın emrine amade,
“Delikli demir çıktı,mertlik bozuldu” diyen,
Köroğlu’na misafirperver.
Ne kadar mutluydular,
Bir zamanlar,koyun koyuna,
Yaşayıp giderlerdi…
O DAĞLARDA;
Bulutlar altında ki kurşuni kayaların;
Gölgesinde serinleyen,soğuk havalar da
Mağaralara sığınan,
Aznavur denen ayrılığın,
ayakları altında
mayınlar patlatıp,
lavlar mı püskürtmeliydi?
Ya da,
alevden taşları
şarapnel parçaları gibi,
sinelerinde;
ölümcül güller mi açmalıydı?
Hasret denen EŞKİYANIN
Ta dibinden kesmeli
hor ayaklarını.
Öyle def etmeli ki;
Tıpkı dört yandan,
Ülkemi istilaya gelen,
Haçlı çapulcuları gibi,
“geldikleri gibi gitmeliydi…”,
Şimdi;
Eli silahlı,aznavur ruhlu,AYRILIKLARA,
Yataklık yapmakta, O DAĞLAR…
O DAĞLARIN;
Zirvesinden
Eteklerine,
Renga renk,
Katmer katmer,
Vuslat çiçekleri açmalı
Her nevruz da;
bir baştan bir başa,
Dilberler; zılgıtı,
Yiğitler; sevinç narası atmalı.
AŞIKLAR;
Karalar bağlayıp
Ağıtlar yakmamalı,hasrete inat…
Kol kola halaylar çekmeli,
AŞIKLAR VUSLATA ERMELİ,
SİTTÎNSENE…
Yeniden doğmalı,
AŞIK Garipler,
Şah SENEMLER....
Feride Bektaş
--11-HANi RESUL'UN ÜMMETİ? ...
Her tür iftira- gıybete sabredip dayandık,
Gergef kazanlarında fokur fokur kaynadık,
Biz Bedir de Uhut'ta aynı kana boyandık,
Hani Resul'ün Ümmeti, hepimiz kardeştik?
Hakkım helal etmem,edersem yalancıyım,
İkilik oldukça, ötelerde davacıyım,
Ben kardeşliğin, hem birlikteliğin aç'ıyım,
Hani Resul'ün Ümmeti, hepimiz kardeştik?
Petek petek,kovanların hep aynı balıyız,
Yok ayrı gayrı tek,ağacın birer dalıyız,
Aynı dalda birleşen coşkun akan seliyiz,
Hani Resul'ün Ümmeti, hepimiz kardeştik?
Kiminiz'Ağabey' kiminizi 'Kardeş' bildim,
Kin 'Düşman' diyip, nefreti tek kalemde sildim,
Komşumla ağladım,onlar gülünce ben güldüm,
Hani Resul'ün Ümmeti, hepimiz kardeştik?
“Müminler sadece kardeştir” Kuran'da ayettir,
Yetmiş iki Millete bir göz ile bakmayan;
Şeriatın evliyası olsa hakikatte asidir.
Gönül ehli Yunus Emre’den bu bir beyittir.
Hani Resul'ün Ümmeti, hepimiz kardeştik?
“Türk'ü,Kürd'ü ne Çerkez'i,
Hep Adem'in oğlu kızı,
Beraberce şehit gazi,
Yalan var mı ve neresi? ”diye;
İnsanlığa seslenmiş Aşık Veysel.
Hani Resul'ün Ümmeti, hepimiz kardeştik?
Kimileri Sünni, Kimisi,Aleviydi,
Kimileri Dede idi, kimi de Şeyh idi,
Koyun koyuna yatan Çanakkale şehidi,
Bak Resulün Ümmetine, hepimiz kardeştik?
Feride Bektaş
--12-PUANLı ELBİSEM
Kırmızı zenin üzerinde beyaz puanları olan,
Zemini beyaz üzerinde kırmızı puanlar bulunan,
Kırmızı karpuz kol,
Dikdörtgen yaka,
Eteği sekiz parça,her parçası beyaz ve kırmızı,
Zemini beyaz belden oturtmalı elbisemin
Modelini,
Tasarımını,
Yani ben,
Yani Feride,
Yani kendim,
Önermiştim terzimize,
On üç yaş heyecanıyla.
Tek ayak üzerinde;
bir öne bir arkaya,
bir sağa bir sola,
eteklerimi şişire şişire,
fır dönmüştüm,
balerinler gibi…..
Annemin ”beden aynası” dediği,
O kocaman aynanın karşısında,
Güzel görünüyordum,
On üç yaş heyecanıyla.
İlk aşkım,
Nedense sen geldin aklıma.
Beni ilk sen görmeliydin,
Elbisemi ilk sen fark etmeliydin,
İlk sen “ Çok yakışmış “ demeliydin.
Kendimi prensesler gibi hissettiğim bu anda,
Çağırışımı sesimi duyup,
Çıka gelmeliydin,
On üç yaş heyecanıyla.
“Allah’ım n’olur çıkıp gelse,
gelip de bu elbiseyle beni görse”,
zaman geçmek ne, bilmiyordu,
Ya annemler çıkıp gelse,
Ya beni senden önce onlar görse,
zaman su gibi akıyordu.
Ne çok yalvarmıştım bir bilsen?
On üç yaş heyecanıyla.
Beklemenin yorgunluğu,
Yaz sıcağının durgunluğu,
Belirsizlik rehavetiyle,
Örtmedeki tahta makatta
Uyuyakalmıştım,
On üç yaş heyecanıyla.
İşlemeli büyük tenekeli dış kapımız,
Yıkılırcasına çalınıyordu,
Bir solukta fırlayıp açıverdim.
Sen duruyordun karşımda,
Elbisen de çok yakışmış
Senin için geldim,
Seni isteyeceğim babandan,
Bana varır mısın? ,
“Evet” dersen;
nişan töreni yapacağım,
okul bittiğinde de evleniriz,diyordun.
Tam da;
Evet,evet, bin kez evet,
Diyecektim ki;
Nerden geldiğini anlayamadığım,
Bir fırtına,
Bir kasırga,
Tozu dumana kattı,
Kıyametler kopuyordu.
…………………………………..
Bir ses bana “uyan,uyan” diyordu,
Derinden çalınan kapının sesi geliyordu.
Korku içinde ikinci kez açtım kapıyı,
Karşımda sahiden sen duruyordun.
“Evde kimse yok mu? diye soruyordun.
Henüz rüya mı gerçek mi,
Ne olduğunu kavrayamadan,
ÇEKİP GİTTİN!
Ne beni ne de elbisemi fark ettin.
Öylece kalakaldım,
On üç yaş heyecanıyla.
Ah be zalim!
Ah be hayin!
Şimdi;
yad el bize helal! ...
birbirimize,
hem günah hem haram,
yad olup gittik...
İlk aşkım;
Beni
Şair ettin,
Şiirler yazmaktayım,
HALA;
On üç yaş heyecanıyla.
Feride Bektaş
-13-
Üfle Ey Ney! .. // Sesli şiir
Üfle ey ney hicranımı, sırrımı duysun cihan-ı alem,
Hasreti yazmaktan yırtıldı kağıt, çatladı kalem.
Saplansın sineme cevri cefa kınasın el alem,
Namert olayım şikayet edip etsem tek bir kelam.
Akıl neyime gerek, yok onunla bir işim; o, benden;
Anlamak, bilmek, bulmak, bencillik daha neler neler…
Hasetten, kıskançlıktan, hırstan bana ne bunlardan!
Namert olayım şikayet edip etsem tek bir kelam.
Yarsız kanadı kırık kuş, suda çıkmış balığa dönerim,
Ben yârin kölesiyim, sevdama ibadet ederim,
Sevgiliye mümin, akla çetin...Allah’ıma şükrederim.
Namert olayım şikayet edip etsem tek bir kelam.
Ey ney! Sen yârİn leblerinden mi aldın şekerini?
Yoksa kederimden mi aldın nağmeni,sesini?
Üfle ey ney, her bir gözünde ah yüklü nefesini...
Namert olayım şikayet edip etsem tek bir kelam.
İkiye ayırdılar seni, can denen şeker kamış dalından
İçin boş, yok bir tek bir kıvrım, sinen delik deşik, göz göz...
Feryadımı hafızana kaz, bir kez inle benim için derinden!
Namert olayım şikayet edip etsem tek bir kelam.
Ey ney! Ey ney! Sen sitem et yâre benim yerime,
Hem şikayet hem derdin dök derdime...
Her gözünden bir çığ gibi kederin aksın üstüme!
Namert olayım şikayet edip etsem tek bir kelam.
Yâr, yâr bana bilirim 'hor' değil!
Yâr, yâr bana bilirim 'har' değil!
Yâr aktini getirseydi yerine...
Namert olayım sitem edip etseydim tek bir kelam.
FERİDE BEKTAŞ
Feride BektaşKayıt Tarihi : 17.1.2009 03:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!